15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü anma etkinlikleri nedeniyle Şirinevler Mahallesinde bulunan İmam Hatip Anadolu Lisesi önünde toplanan binlerce Karabüklü, ay yıldızlı bayraklarla uzun bir kortej oluşturdu.
Motosiklet Kulüpleri ve Karabük Offroad Kulübünün arazi araçları ile eşlik ettiği korteje, Vali Kemal Çeber, Ak Parti Karabük Milletvekilleri Mehmet Ali Şahin ve Prof. Dr. Burhanettin Uysal, Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Mehmet Ceylan, Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Fatih Ağca, kamu kurum müdürleri, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, POMEM öğrencileri, Özel Harekât Polisleri, öğrenciler ve vatandaş katıldı.
Karabük Belediye Bandosu eşliğinde ellerinde Türk bayraklarıyla “Şehitler ölmez vatan bölünmez”, “Vatan sana canım feda” sloganları atarak Atatürk Anıtı´na yürüdü. Vali Çeber Atatürk anıtına çelenk bıraktı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı´nın ardından kalabalık daha sonra Kent Meydanı´na yürüdü.
Kur-an’ı Kerim Tilavetinin ardından akşam namazı kılındı.
Meydanda yapılan etkinliklerde konuşan AK Parti Karabük Milletvekili Mehmet Ali Şahin, “Neden 15 Temmuz darbe girişimi, bir demokrasi ve milli birlik günü olarak kutlanıyor? Çünkü ilk defa Türkiye’de bir darbe milletin iradesiyle, olaya sahip çıkmasıyla durdurulmuştur. Daha önce hiçbir darbe girişimi karşısında böyle bir tablo Türkiye’de yaşanmadı. İlk defa Türkiye’de milletimiz darbe girişimini sonuçsuz bıraktı. Gerektiğinde Şehit gerektiğinde Gazi oldu ve darbe girişimine izin vermedi. Mahkemelerde bu FETÖ örgütü mensupları adeta tiyatro oynuyorlar. Bunda şaşırılacak bir şey yok. 16 Temmuz’da hain terör örgütünün elebaşı bu darbe girişimi için tiyatro demişti. Onlarda bunu talimat olarak almışlar, şimdi mahkemelerde tiyatro oynuyorlar” diye konuştu.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın okuduğu şiirin;
“Dudağında tekbir, elinde bayrak,
Namusun şiarı yiğitler gördüm.
Bağrına gül gibi bastı şu toprak!
Ölümü öldüren şehitler gördüm.
Delerken bağrını kurşun utandı.
Her şey unutuldu, mevzu vatandı.” dizeleriyle konuşmasına başlayan Vali Çeber “15 Temmuz gecesi tankların önüne yatan imanı ve vatan sevgisi ile tüm askeri araçları durduran milletim, pistlerin önüne siper olan, ateşler yakan, balkonundan uçaklara eline geçeni fırlatarak uçaklara meydan okuyan milletim. Namluların önüne geçen, gögsünü açan ve Gazi Görkem’in dediği gibi “Çekilmiyorum, gitmiyorum vur vuracaksan” diyen milletim. Şehit Ramazan Oruç’un söylediği gibi “ Bu vatan mücadelesidir, bugün şehitlik günüdür, bugün ölmeyeceksek ne zaman öleceğiz”diyerek sokaklara koşan ve şehitlikle şereflenen milletim. Babanın oğlu, ananın babaya, çocuğun abiye “hadi alın abdestinizi, helalleşin, dışarı çıkın. Gün bugündür, vatan günüdür, din günüdür, devlet günüdür, şehit olma günüdür”diyen milletim. Ey benim Metin Arslan’ları, Barış Efe’leri, Alican Öztürk’leri, Umut Aytekin’leri ve daha nice şehitleri gazileri doğuran analarım, büyüten babalarım, toprağa veren abilerim, ablalarım, kardeşlerim, yeğenlerim hepinize selam olsun, varlığınıza şükürler olsun, beni böyle bir milletin evladı yapan rabbime hamd-ü senalar olsun.
Geçen sene tam bu saatlerde asker kılığına girmiş teröristler yaşanabilecek en büyük ihaneti, hainliği, en büyük saldırısı ile yüz yüze kaldık. İpleri dışarıda olan kıtmirler sürüsü, sahiplerinden aldıkları emirle harekete geçti ve bu ülkenin, sizlerin malı olan silahları sizlere doğrulttu. Başta Gazi Meclisimiz olmak üzere kamu binalarını, en önemli toplumsal alanları bombaladı. Vatanımızı işgal etmeyi, milletimizi bölmeyi amaçlayan ihanet karşısında, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde verdiğimiz demokrasi mücadelesiyle, vatanımızı bir asır sonra yeniden ve sonsuza kadar işgal teşebbüsünden kurtardık.
Sayın Cumhurbaşkanımızın dirayeti, ölümü öldüren cesareti ve başkomutanlarının emriyle sokağa inen aziz milletimizin ve isimsiz kahramanlarımızın sayesinde koruduk ve bu ihaneti de püskürttük.
Rabbim o gece, başta Kabe olmak üzere ümmetin mazlumların duaları ve atalarımızın onun dinine yaptığı hizmetler hürmetine, bizlere yardım etti. Üzerimizden ölüm korkusunu ve rızık endişesini aldı ve her birimizi destansı mücadelenin kahramanlarına dönüştürdü.
O ihanet gecesinde, polis teşkilatının idare ve koordinasyonunda görev alan bir kardeşiniz olarak, aynı saniyede birden olayı yaşadığımız o anlarda ihanetin an be an derinleştiğini, kalleşliğin zirve yaptığını gördüm.
Bizim paramızla alınan savaş uçaklarından, terörle mücadelede bile kullanmadığımız 650 kg’lık helyum bombalarını Gölbaşındaki, benim de birçoğunu şahsen tanıdığım, Özel Harekât Polislerimizin üzerine atan ve 50 kahramanı Şehit eden o hain eller, bir Müslüman türkün eli olamazdı.
O şehitler ki doğu ve güneydoğu bölgelerinde hendek operasyonlarını yürüten ve sadece 1-2 hafta dinlenmek ve eğitim almak için Ankara’ya gelen kahramanlardı ve tetiğe basan hain, o bombayı kime attığını biliyordu. Bize her saniye, daha da alçaklaşamazlar dedirten; ama her an daha da hainleşen o teröristler, bugün de mahkemelerde yüzsüzce ve utanmadan, o ben değildim, bilmiyordum, fark etmedim gibi yalanlarla aynı karaktersiz ve onursuz tavrı devam ettirebiliyorlar.
Yıllarca bu memleketin zeki çocuklarını çaldılar, yıllarca bu memleketin kaynaklarını çaldılar, yıllarca kendilerinden olmadığını düşündükleri insanlara tuzaklar kurdular, iftiralar attılar, dinlediler, şantaj yaptılar, görüntüler aldılar; en seviyesiz ve belden aşağı planlarını uyguladılar. Ancak bilmiyorlardı ki “Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır ve Allah onların bütün hilelerini boşa çıkardı.”
Değerli kardeşlerim, onlar bizden olmadıkları için sizin ne yiğit, ne kahraman, ne vatansever olduğumuzu, icap ettiğinde; ırk, mezhep, siyasi görüş gibi her türlü farklılığı, bir kenara bırakarak, vatan için, devlet için, din için, demokrasi için nasıl kenetlenebileceğimizi hesap edemediler.
“Vatan için ölmekse kaderim, böyle kaderin ellerinden öperim” diyerek bir gül bahçesine girercesine kara toprağa giren kahraman şehitlerimiz ve meydanları dolduran milyonlarca isimsiz kahraman, vatan söz konusu olduğunda, geride kalan her şeyin teferruat olduğunu o gece dosta, düşmana bir kez daha gösterdi.
Öyle inanıyorum ki, 15 Temmuz bizim son ve en büyük savaşımızdı. O geceki cesaretimizi, dirayetimizi ve kararlılığımızı gören düşmanlarımız ve işbirlikçileri, vatanımızla ilgili heves ve arzularını gündeme getirecek cesareti bir daha asla bulamayacaklardır.
Bizlere düşen yegâne görev, şehitlerimizin hayatlarını ne için verdiklerini unutmadan, vatanımız ve istikbalimiz için mücadele azmimizi en yüksek seviyede tutarak, tüm gücümüzle çalışmak ve kahraman milletimize hizmet etmektir.
Aziz kardeşlerim, sözlerime son verirken 15 Temmuz gecesi, vatanımızın bütünlüğü ve devletimiz bekası uğruna canlarını veren hemşehrilerimiz, Metin Arslan ve Barış Efe kardeşlerim başta olmak üzere, tüm aziz şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyor, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Gazilerimize şükranlarımı arz ediyorum.
Aranızda bulunmaktan onur duyduğum siz kıymetli hemşehrilerime en içten ve samimi duygularımla sevgi ve muhabbetlerimi sunuyorum.”diye konuştu.
Şiirlerin okunduğu, ilahilerin seslendirildiği sahne etkinlikleri ile devam edilen programda selalar okundu ve namazlar kılındı.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın halka hitabının ardından kılınan sabah namazı ile etkinlik sona erdi.