2016 yılının Temmuz ayına gelindiğinde, ülkemizde hain bir darbe girişimine sahne oldu. 15 Temmuz 2016 akşamı, Safranbolu’da elimde hortum bahçeyi suluyordum. Çaycuma’dan bir dostum aradı ve “Mehmet bey sizin kulağınız deliktir, çevreniz geniştir darbe mi oluyor?” dedi. “Ne darbesi, nerden çıktı. Bu saatte darbemi olur” dediğimde, “haber kanallarını açın İstanbul’da Boğaziçi Köprüsü’nde bir şeyler oluyor”dedi. Hemen eve geçtim, haber kanallarını açtım. Boğaziçi Köprüsü’nde gerçekten bir şeyler oluyordu. Neler olup bittiğini anlamak için, Karabük il Emniyet Müdürü Serhat Tezsever’i aradım. Müdürümüz ile her konuşmamız, kısa bir selamlaşmadan sonra “Devlet ayakta mı müdürüm?” diye devam eder Serhat Müdürümüz “Devlet dimdik ayakta” derdi. O akşamda öyle oldu, “Neler oluyor müdürüm, Devlet ayakta mı?” dedim. “Bir şeyler oluyor, Devlet dimdik ayakta Mehmet bey?” dedi. “Sayın Valimize BRTV’nin devletimizin emrinde olduğunu ben mi söyleyelim, siz mi söylersiniz?” diye sorduğumda, “siz ararsanız daha iyi olur, zaten birlikteyiz.” dedi. Dönemin Karabük Valisi değerli dostumuz Mehmet Aktaş’ı aradım, “Sayın Valim Emniyet Müdürümüz ile görüştüm, Karabük’te bir sıkıntı gözükmüyor ama ülkede tuhaf şeyler oluyor galiba. Devletimizin Karabük’te bir televizyon kuruluşuna, kamuoyuna duyurulacak bir konu olursa BRTV devletimizin emrinde” dedim. Teşekkür etti, gecenin ilerleyen saatlerinde de beraberinde Emniyet Müdürümüz Serhat Tezsever ve diğer ilgililer ile BRTV’de beraberdik.
Saat 23.00 dolayında, henüz ülkede ne olup bittiği tam olarak ortaya çıkmadan Karabük Belediye Başkanı Rafet Vergili aradı. “Ben BRTV’de canlı yayın yapmak istiyorum. Zaman devletimizin yanında olma zamanı” dedi. Televizyonu aradım, canlı yayın için hazır olmalarını istedim, ardından da Deniz Tosun muhabirimizi arayarak, “Rafet Vergili ile tarihi yayına çıkacaksın, hemen hazırlan” dedim. 23.30 civarında henüz İstanbul’da, Ankara’da alçak darbe girişimi devam ederken belki de Türkiye’de ilk defa bir Belediye Başkanı, darbeye karşı olduğunu açıklamış oldu. Rafet Vergili, daha sonra 15 Temmuz hain darbe girişiminin yıldönümlerinde BRTV’de o akşam yaptığı canlı yayını hemen her konuşmasında hatırlattı.
Aynı gece hain darbe girişimi bastırıldı. Halk, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gece yarısı yaptığı çağrı ile meydanlara çıktı. Karabük’te de o gece halk sabaha kadar meydanlardaydı. Bu alçak darbe girişimi ile ilgili ilerleyen dönemlerde çok şey konuşuldu, çok şeyler yazıldı. Bundan sonra da çok çeşitli yönleri ile elbette konuşulacak ve yazılacaktır. 15 Temmuz Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hain bir darbe girişimi ve kara bir leke olarak gelecek nesiller tarafından da hatırlanacaktır.
15 Temmuz darbe girişiminden önceki yıllarda da ülkemizde Ergenekon Terör Örgütü (ETÖ) diye Türk ordumuzun birçok şerefli, namuslu vatansever subayı, ülkemizin çok iyi yetişmiş insan gücü kurmaca belgelerle yargılanıp hapis cezalarına çarptırılmış, hatta şerefli Türk Ordusu’nun Genel Kurmay Başkanı bile Ergenekon Terör Örgütü üyesi suçlaması ile yargılanmış ve cezaevine atılmıştı. Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ yargılanmadan ve hapis cezasına çarptırılmadan birkaç ay önce eşi ile Safranbolu’ya gelmişti. Haber Müdürümüz ve muhabirlerimize mutlaka röportaj yapmaları için Safranbolu’ya göndermiştim. Sayın Başbuğ’un hiçbir basın mensubuna konuşmayacağı, hatta görüntü alınmasını istemediği söylenince, BRTV’den hızlıca Safranbolu’ya geçtim. İlker Başbuğ, eşi ve beraberindekiler Kadıoğlu Şehzade sofrasında yemek yiyordu. Yanlarına yaklaştım, bölgenin bir yerel kanalı olduğumuzu, Safranbolu’ya gelen önemli konukların hiç değilse Safranbolu ile ilgili bir iki kelime etmesinin, Safranbolu turizmi açısından önemini anlattığımda Başbuğ’un çok değerli eşi hanımefendi “İlker beyefendi doğru söylüyor, Safranbolu çok güzel bir yer kısa bir röportaj verirsen iyi olur” dedi. Yemeğin ardından, Kadıoğlu Şehzade Konakları’nın önünde röportajımızı yaptık. Benim üzerimde de, Sayın Başbuğ’un üzerinde de birbirine çok benzeyen siyah deri montlarımız vardı. İlerleyen günlerde, yargılama ve hapis cezası gündeme gelince ulusal kanallar ikimizin de siyah deri ceketlerimizin olduğu o röportajdan görüntüleri defalarca göstermişlerdi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 26’ncı Genel Kurmay Başkanı olan İlker Başbuğ, 26 ay hapiste kaldıktan sonra tahliye edildiğinde şu konuşmaya yapmıştı :”Bizi cezaevinde, 26 ay nefret ve intikam duygularıyla hareket edenler burada tuttu. Benim, 26 ay hayatımdan çaldılar. Beni 26 ay hürriyetimden yoksun bıraktılar ama 6 Ocak 2012 günü söylediğim gibi, yüce Türk Milleti, oynanan oyunu, iddiaların geçersizliğini, bir genelkurmay başkanı ve karargahını, terör örgütü karargahı ve terör örgütü olarak suçlamanın kabul edilemez bir durum olduğun, bizlerin darbecilikle hiçbir alakamızın olmadığını yüce Türk milleti kısa zamanda anladı”
İlker Başbuğ’un tahlile oyduğunda, birçok cezaevi ordunun şerefli subayları ile doluydu. Hapishane çıkışı, Başbuğ bu konuya da değinerek “Bugün benim serbest bırakılmam bir başlangıçtır. Bütün kalbimle inanıyorum ki Silivri’de, Hasdal’da, Sincan’da, Maltepe’de benim gibi suçsuz bulunan arkadaşlarım da en kısa zamanda hürriyetlerine kavuşacaklardır. Mamak, Hadımköy dahil… Bu gerçekleşmez ise bugün benim serbest kalmam, hürriyetimi kazanmamın hiçbir önemi ve anlamı olmaz, Çünkü ben ne kadar suçsuz isem bugün geride bıraktığım Tuncer Kılınç Paşa, Hurşit Tolon Paşa, Bilgin Balanlı Paşa, Hasan Iğsız Paşa ve diğerleri benim gibi suçsuzdur.” demişti.
23 yıllık AK Parti iktidarları döneminin genellikle Karabük bölümünü yazıyorum. Ancak, ülkemizde yaşanan 15 Temmuz 2016 hain darbe girişimi ve ondan önceki yıllarda yaşanan kurmaca, düzmece suçlamalar ile birçok asker ve sivil ülkemizde yıllarca cezaevlerinde çürütülmüştür. İlker Başbuğ’un hapishane çıkışında yaptığı açıklamalar Anadolu Ajansı’nın arşivinden alınmıştır. Ülkemizde ve bölgemizde nelere tanıklık ettik, güzel ülkemiz ne kahpelikler, hainlikler yaşadı.