2009 yılının Mart ayında yapılan yerel seçimlerde, Karabük’te çok enteresan bir gelişme yaşandı. AK Parti kurulduğundan bu yana girdiği iki genel bir yerel seçimi ezici bir çoğunlukla kazandı. Ancak, 2009 yerel seçimlerinde bir önceki seçimlerde oy oranı sadece yüzde 3.4 olan MHP karşısında şok bir yenilgi aldı. İşte, bu bölümümüzde o seçim öncesini ve seçimleri yazacağız.
2008 yılının sonlarında, yaklaşan yerel seçimler nedeni ile AK Parti ülke genelinde aday adayları arasından ince eleyip sık dokurken, Karabük’te nasıl olsa kimi koyarsak, kazanıyor mantığı ile mevcut Belediye Başkanı Hüseyin Erer yeniden aday gösterildi. Parti içinde ve kamuoyunda bazı çevreler, Belediye Başkanı Hüseyin Erer’den kamuoyunda bazı rahatsızlıklar olduğunu anlatmaya çalışsalar da, o dönemde dinleyen olmadığı gibi kimse AK Parti’nin Belediye Başkanlığı seçimlerini kaybedebileceği ihtimali üzerinde asla durmuyordu.
Hüseyin Erer’in karşına MHP’den Rafet Vergili, Demokrat Parti’den Dursun Altıparmak gibi iki güçlü isim çıktı. Tek başına güçlü iktidarın mevcut Belediye Başkanı Hüseyin Erer, Türkiye’de rekor oy ile seçimi kazanacağı konusunda kendisinden çok emindi. O kadar havalardaydı ki, gözü hiçbir şey görmüyordu.
Seçimlere 3-4 ay gibi bir süre kalmıştı. Dönemin Orman Genel Müdürü Osman Kahveci Karabük’e gelmiş, beni cep telefonumdan arayarak “Mehmetciğim Orman İşletmesi’ndeyim gel bir çay kahve içelim” diye davet etmişti. Değerli dostumuz, Sayın Genel Müdür Osman Kahveci’nin daveti ile Orman İşletmesi’ne gittim. Genel Müdürün yanında, Karabük Belediye Başkanı Hüseyin Erer’de vardı. Kısa bir selamlaşmanın ardından, Sayın Genel Müdüre hoş geldin faslından sonra, Karabük Belediye Başkanı Hüseyin Erer’e de hal hatırını sorup, “Başkanım seçim çalışmaları nasıl gidiyor” dedim. “Bizim seçim garanti gardaş, ben bu seçimlerde BRTV ile çalışmayacağım” diye tuhaf bir laf attı ortaya. Ben de, Sayın Genel Müdüre “beni bunun için mi davet ettin” diye sitemde bulundum. Az sonra, Belediye başkanı bulunduğumuz ortamdan ayrıldı. Orman Genel Müdürü Osman Kahveci’de ne olup bittiğine anlam verememişti. Ama, ben ne olup bittiğini tahmin etmiştim. Belediye Başkanlığı döneminde en küçük bir eleştiriye tahammülü olmayan, Belediye’nin itfaiye binasında çıkan yangını Kardemir ve Safranbolu Belediyesi’nin itfaiyeleri söndürüp biz bunu haber yapınca, bize kızmış darılmıştı. O dönemde günlük yorumlar yapan rahmetli Mustafa Yanık ile yaptığı her eleştiri için polemiklere girmiş, bağımsız bir yayın organı olan BRTV’ye baskı uygulamaya kalkışmıştı. Halbuki, aynı Hüseyin Erer’e biz BRTV olarak Orman İşletme Müdürü olduğu dönemde çok büyük değer vermiş, her yıl onu yılın bürokratı seçmiştik. Attığı her adımda BRTV kameraları yanındaydı. Vali Nafiz Kayalı, onun haberlere çıkmasını yasaklayınca, bu kez de orman ile ilgili bir takımın yöneticisi olmuş, spor haberlerine çıkıyordu. BRTV ekranlarının müdavimlerindendi ve dostumuzdu.
Hüseyin Erer, gerçekten de o seçim döneminde BRTV ile çalışmadı. BRTV’nin bırakın ekranlarına çıkıp, halka ulaşmayı kapısının önünden bile geçmedi. Bu durum, dönemin Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’e Safranbolu Adliyesi’nin açılış töreni için geldiği bölgemizde partisinin milletvekilleri ve il Başkanı tarafından anlatılınca, Bakan Şahin ilimizden ayrılmadan önce beraberinde milletvekilleri, il başkanı ve partililer ve bazı bürokratlar ile BRTV’ye ziyaretimize geldi. Kalabalık misafir topluluğunu benim odamda bırakarak, Sayın Bakanımız Mehmet Ali Şahin, kardeşim Osman ve o dönem Haber Müdürümüz olan Şükrü Gökkaya ile Osman’ın odasına geçtik. Olup bitenleri tek tek Sayın Bakana anlattım. Belediye Başkanı’nın güç zehirlenmesi yaşadığını, bu kafa ile seçimi kaybedeceğini, BRTV’ye karşı tuhaf bir husumet içinde olduğunu anlattım. Ayrıca, “Sayın Bakanım siz şu an bizzat BRTV’yi milletvekilleri, İl Başkanı ve tüm partililer ile ziyaret ediyorsunuz. Belediye Başkanı yok.” dediğimde, “O yok mu burada?” dedikten sonra “mesele anlaşıldı, hadi senin odana geçelim” dedi. Orada, milletvekilleri ve İl Başkanına “Belediye Başkanı nerede, o niye burada yok?” diye sordu. “Sayın Bakanım o buraya gelmiyor” dediklerinde, “Beni ne uğraştırıyorsunuz kardeşim, buraya gelmez ne demek. Mehmet’i de, Osman’ı da yakından tanıyor, biliyorum. Burada bir sorun yok.” dedi ve ilimizden ayrıldı.
Hüseyin Erer, o seçimler boyunca gerçekten BRTV’ye hiç çıkmadı, hatta kapımızın önünden bile geçmedi. Üstüne üstlük bir başka kanalda da bize, güya bir izleyicinin “Siz BRTV’ye neden çıkmıyorsunuz?” şeklindeki kurmaca bir sorusu üzerine “Beni o kanala çıkarmıyorlar, benden 60 milyar istediler….” şeklinde iftirada bulundu. Bunun üzerine, 24 saat duyuru yaptıktan sonra, halen arşivlerimizde duran ve zaman zaman izlediğim yaklaşık yarım saat süren bir konuşma ile o dönemin Belediye Başkanı Hüseyin Erer’e cevap verdim. Bir belediye başkanının şehrin emini olduğunu hatırlatıp, iddiasını ispata davet ettim. Ama, iftiranın elbette ispatı olamazdı. Güç zehirlenmesi yaşayan ve kendini o dönemde, Türkiye’de en yüksek oy oranı ile seçileceğini iddia eden Hüseyin Erer, seçimlerde yüzde 30,90 oranında oy alırken, rakibi Rafet Vergili yüzde 31 oy alarak binde 10 gibi çok küçük bir farkla seçimi kazanmayı başararak, Karabük’te 3 dönem sürecek ve geçtiğimiz günlerde yaptığı hizmetleri yazdığımız bir dönem başladı.
Hüseyin Erer’in o seçimlerdeki hatası nedeniyle, sonraki iki yerel seçimde Rafet Vergili güçlü rakipleri Mehmet Ceylan ve rahmetli Prof.Dr. Burhanettin Uysal’ı geçmeyi başararak 3 dönem Belediye Başkanlığı yapmış oldu. Son yerel seçimlerde de, bilindiği üzere AK Parti genç Belediye Başkan adayı Özkan Çetinkaya bir bakıma 2009 yerel seçiminin rövanşını 15 yıl sonra almış oldu.