WhatsApp Hattı:
Frekans Bilgileri: TÜRKSAT 4A Frekans:12265 Polarizasyon:Vertical(Dikey) Sembol Rate 27500 FEC: 5/6
SON DAKİKA

23 YIL ÖNCE, 23 YIL SONRA…(20)

Bu haber 13 Eylül 2024 - 12:23 'de eklendi ve 2.002 kez görüntülendi.

AK Partili yılların, Karabük ile ilgili anılarımızı kaleme alırken, ilimizde yarım kalan bazı yatırımların tamamlanmasındaki katkılarımızdan da zaman zaman söz ettik. Başarılı olamadığımız bir yer var ki, komedi filmlerini konu olacak cinsten. Onu da yazalım da, yazı dizimizin içinde yer alsın ve tarihe not düşülsün. Karabük’ün tam ortasında eskiden dere yatağı olan, Valilik Konutu’nun alt kısmında hatta bitişiğinde dev bir çukur görürsünüz. Bu çukur yaklaşık 7 yıldan bu yana öylece durmaktadır. Karabük’ün Tapu ve Kadastro Binası’nın yapımı için atılan temeldir bu çukur. Bakalım bu hikaye nasıl başlamış ve 7 yıldan bu yana neden bitirilememiş. Yine daha önce bu konu ile ilgili yazdığım bir köşe yazımdan alıntı yaparak hatırlatmak istiyorum…

“…Hikaye Karabük’lü hemşehrimiz Mehmet Ceylan’ın Çevre Şehircilik Bakan Yardımcısı olduğu dönemde başlıyor. Karabük’ten Bakan Yardımcımız Ceylan’a bir talep geliyor. “Sizin bakanlığınız bünyesinde Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’de var. Karabük’e, bu birim Hükümet Konağı içine sıkışmış durumda, bize Tapu Kadastro binası lazım” denilince  Sayın Ceylan’da, “yerini bulun ben gerekli girişimleri yapar, ödenek çıkartırım” der. Yer arayışına başlanır. Ve, buluna buluna yıllar önce dere yatağı olan, Dereevler semtinin en alt köşesindeki şu anda içi yemyeşil su ve kurbağalar ile dolu olan tuhaf bir yer bulunur. Tapu Müdürü ile Çevre ve Şehircilik Müdürleri o tarihte başka görevde oldukları için, kucaklarında böyle bir sorun ile karşılaşırlar. Bir müteahhit gelir, başlar eski dere yatağı kazmaya… Kazdıkça su fışkırmaya başlar. Müteahhit bakar olmayacak, işi ilgili kurum ile anlaşarak bir başka müteahhide devir eder. Diğer müteahhit, su fışkıran temele fore kazıkları çakmaya başlar. Ama, doğa direnir. “Ey insanoğlu, ben eskiden dere yatağı idim. Benim üzerinden, şırıl şırıl sular akardı. Buraya bina yaparsanız su akar yatağını bulur ve bu binayı da yerle bir eder” dercesine ikaz eder. İkinci müteahhitte dayanamaz bırakıp kaçar. Fikir olarak 2013, fiili olarak 2017 yılında başlayan inşaat şu anda sadece “çukur” haldedir. Etrafına fore kazıklar çakılmış bir çukur. İçinde de zümrüt yeşili bir su birikintisi vardır. Üstten bakıldığında, meteor çukurunu andırmaktadır.

Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı olduğu dönemde, bu binanın yapılmasına öncülük eden Mehmet Ceylan’a sorduk konuyu… “Benim Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı olduğum dönemde, böyle bir talep geldi. İlgili kurum bakanlığımıza bağlı olduğu için, ben de yardımcı oldum. 10 milyon ödenek çıkarttırdım. Binanın yapılacak yerini de gidip benim tespit edecek halim yok. Kimse o yeri belirleyenler bellidir ve onlar sorumludur.” dedi. Bence son derece haklı..

Emin olun, yapanın yanına kar kalacak. Hiç kimse, bu işin sorumlusu, ya da sorumluları kim diye araştırmayacak, belki de o çukur kapatılıp yeşil alan olacak. Çakılan o fore kazıklar, temel açmak için harcanan paralar heba olup gidecek.

Konu ile ilgili bir açıklama yapılacak mı dersiniz. O da olmayacak. Kendimiz yazıp kendimiz okuyacağız. Hatta bu yazılarımızı, sesli ve görsel hale getirip BRTV ekranlarında da yayınlıyoruz ama kimse yine tınlamayacak. Çünkü, kendi geçim derdine düşmüş bir toplum, yıllardır güzel işlere imza atmış ancak artık yorulduğu her halinden belli bir iktidar, topluma umut veremeyen bir muhalefet ve zerre kadar duyarlılığı olmayan kamuoyu varken biz ne yazarsak yazalım, ne konuşursak konuşalım hepsi boş. Üç beş, bizim çağlardan ve hatta bizden biraz daha yaşlı büyüklerimiz “Aferin çok güzel bir konuya değinmişsin” diyecek hepsi o kadar… Peki aslında ne olmalı…?

Gelişmiş bir demokraside kamuoyu denilen unsur, yani halk yaşanan bu skandal ve tuhaflıklara tepki gösterirdi. Sivil toplum kuruluşları ve halk, gerekli tepkilerini demokratik çerçevede gösterirler, yetkili idari ve siyasi makamlar kamuoyunu aydınlatıcı açıklamalar yaparlardı. Ama, emin olun bunların hiçbiri olmayacak yapanın yanına kar kalacaktır.”

O günlerde yazdığımız yazıdan önemli bir kesit böyleydi. Yaklaşık iki yıl önce yazmışım bu yazıyı. Karabük’ün TAPU KADASTRO BİNASI yapılması için atılan temel tam 7 yıldır, metoor çukuru gibi aynı şekilde duruyor. Geçtiğimiz yıl bu günlerde, göreve başlayan İlimiz Valisi Mustafa Yavuz’a henüz göreve başlamadan önce, konu ile ilgili bir haberi göndermiştim. Geldiği günden bu yana Sayın Valimiz konu ile yakından ilgileniyor. Karabük Milletvekillerinin de konu gündemlerinde ama bir türlü bir arpa boyu yol alınamıyor. Bu ayıp, Karabük’ün tam göbeğinde ibret-i alem olarak duruyor. AK Parti’nin iktidar olduğu ilk yıllarda bu ve benzeri skandallar yaşanmaz, ortada bir sorun varsa derhal çözüm bulunur ve gereği yapılırdı. Ama, bırakın şimdi gereğini yapmayı, bir açıklama yapmak bile zor geliyor.

Kardemir’i batmaktan kurtaran, Karabük’ü doğalgaza kavuşturan, Karabük Üniversitesini açan, ilimizin çevresini duble yollar ile donatan, eğitimden sağlığa bir çok önemli yatırımlar yapan AK Parti iktidarı ve onun Karabük’teki temsilcileri, ilimize yapılacak ve ödeneği de 10 yıl önce ayrılmış bir TAPU KADASTRO BİNASI inşaatını tamamlayamaz hale geldi. Bunda sadece, siyasi iktidarın yerel temsilcilerinin değil ilimizdeki konu ile ilgilenmesi gereken üst düzey yöneticilerin de elbette ihmal ve sorumlulukları olduğunu da özellikle vurgulamak istiyoruz. Sadece bu mu, elbette değil. Geçtiğimiz günlerde, gündeme getirdiğimiz Eflani Hükümet Konağı’nın depreme dayanıksız gerekçesi ile yıkılması ve 27 milyon 400 bin TL ödeneğinin dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından Karabük’e gönderilmesine ve şu ana kadar binanın bitmiş olması gerekirken, orada da sadece henüz temel bile yok, sadece temel için açılmış bir çukur var. Demek ki, artık ilimizde bir takım hizmetler AK Parti iktidarlarının ilk yıllarında olduğu gibi zamanında, hatta zamanından önce değil yıllarca gecikmeli olarak yapılabiliyor, hatta yapılamaz hale geldi.

 

Mehmet Çetinkaya
Mehmet Çetinkayamehmet@brtv.com.tr
Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu mezunudur. Gazeteciliğe Karabük'te Batı Karadeniz Ekspres Gazetesi'nde başlamıştır. 29 Mart 1996 tarihinde BRTV ile televizyon ve radyo yayıncılığına sektörüne girdi. 18 yıla yakın karasal yayıncılığın ardından; BRTV yayınları günümüzde milli uydumuz Türksat'ın kapsama alanındaki 70 dolayında ülkeden izlenmektedir. BRTV bölgemizin Dünya ya açılan penceresi olarak bilinirken, Mehmet Çetinkaya'da çeyrek asırdan bu yana Dünyayı gezmekte ve gittiği ülkeler ile ilgili yayınladığı gezi notları ile tanınmaktadır. Evli ve 2 çocuk babasıdır.

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT

Yorum Yok

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.