“Karadeniz’in Zeugması” olarak adlandırılan Karabük’ün Eskipazar ilçesindeki Hadrianopolis Antik Kenti’nde 5 bin 500 yıl önce kullanıma başlanıldığı tahmin edilen yer altı kaya yerleşkesi keşfedildi.
M.Ö. 1. Yüzyıl’da kurularak M.S. 8. Yüzyıl’a kadar yerleşim amacıyla kullanıldığı tahmin edilen ve ortaya çıkarılan mozaikler dolayısıyla “Karadeniz’in Zeugması” olarak adlandırılan Hadrianaupolis Antik Kenti’nde yeni bulgular ortaya çıktı.
Karabük Üniversitesi (KBÜ) Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Kazı Başkanı Doç. Dr. Ersin Çelikbaş yönetiminde Hadrianopolis Antik Kenti’nde 2023 yılı kazı çalışmaları sürdürülüyor. Antik kentteki kazılarda 5 bin 500 yıl önce kullanılmaya başlanan, insanların yaşam sürdüğü yer altı kaya yerleşkesi keşfedildi. Gazetecilere açıklamalarda bulunan Kazı Başkanı Doç. Dr. Ersin Çelikbaş, Hadrianopolis sınırları içerisinde 2022 yılında tespit edilen yer altı kaya yerleşkesindeki kazı çalışmalarına bu yıl başladıklarını söyledi.
“Buradaki çalışma tabii uzun soluklu bir çalışma”
Bu yıl kazı çalışmalarını burada gerçekleştirdiklerini ve çalışmaların halen daha devam ettiğini ifade eden Çelikbaş, “Burada tabii daha öncesinde bilinen bir yer olduğunu duymuştuk. Yerine geldiğimizde bir tonozlu galeriyle bir salona ulaştık ve burada içerinin yoğun bir şekilde toprakla dolduğunu gördük. Aslında kazı çalışmalarımız bizim bir bakıma içerideki bu dolgu toprağı almakla başladı diyebiliriz. Dolgu toprağı aldıktan sonra ulaştığımız birinci salondan farklı noktalara giden yine galeriler ortaya çıktı. Bu galerileri takip ettikçe ikinci salona ulaştık. İkinci salonda da yine üç noktada biz farklı yönlere giden, galerileri gördük. Toprak kalktıkça içerideki bilmediğimiz gözle göremediğimiz galeriler de ortaya çıkmaya başladı ve bu galerilerden bir tanesi büyük bir salona ulaştığını da gördük. Bu salondan ise yine içerideki toprak dolguyu kaldırmaya devam ettikçe farklı noktalara giden yine galeriler tespit ettik. Buradaki çalışma tabii uzun soluklu bir çalışma. Bunu 2023 yılı içerisinde bitirmemiz mümkün değil. Buradaki çalışmaları biz ekibimizle birlikte önümüzdeki yıl da devam etmeyi düşünüyoruz” dedi.
“Batı Karadeniz’de böyle bir kaya yerleşkesinin varlığı gerçekten bizi heyecanlandırdı”
Yer altı kaya yerleşkesinin öneminden bahseden Çelikbaş, “Tabii bu tip kaya yerleşkeleri yani yer altı yerleşkeleri daha çok Anadolu’da Kapadokya’yla özdeşleşmiş bir kültür varlığı. Hiç aklımıza gelmeyen bir noktada yani Batı Karadeniz’de, Karabük sınırları içerisinde böyle bir kaya yerleşkesinin varlığı gerçekten bizi heyecanlandırdı ve şaşırttı” diye konuştu.
“Arkeolojik veriler 5 bin 500 yıl öncesinde kullanıma başladığını bize gösterdi”
Alanda yapılan kazı çalışmalarında ulaşılan keşifleri aktaran Çelikbaş, şunları kaydetti:
“Kazı çalışmaları sonucunda arkeolojik somut veriler bize bu kaya yerleşkesinin Kalkolitik Dönemden itibaren yani günümüzden yaklaşık olarak 5 bin 500 yıl öncesinde kullanıma başladığını ve insanların burada iskan faaliyetlerini gerçekleştirdiğini bize gösterdi. Tabii burası sadece o dönemle sınırlı değil. Yine arkeolojik veriler bu kaya yerleşkesinin Kalkolitik Dönemden, özellikle Roma döneminde yoğun bir şekilde ve Bizans Dönemine kadar da kullanım gördüğünü bize göstermiş oldu. Gelecek yıl da burada yine o tespit ve kazısını henüz tamamlamadığımız galerilere 2024 yılı içerisinde devam edeceğiz ve gerçekten bizler de heyecanlı bir şekilde bu galerilerin hangi salonlara, bu yerleşkenin hangi birimlerine fonksiyonel açıdan hangi birimlere ulaşacağını biz de bekliyoruz. Çalışmalarımızı da bu şekilde planlayacağız.”
Çelikbaş, yer altı kaya yerleşkesine girişi sağlayan galeriler içerisinde dikkat edilecek noktalardan bir tanesinin de galerinin içerisinde sağlı sollu olarak aydınlatma işleri yapılmış olması olduğunu kaydederek, “Burasının mumlarla aydınlatıldığını söyleyebiliriz. Yine bir diğer tespitimiz ise bu galerilerde birkaç tane hayvan kabartması da karşımıza çıktı. Dolayısıyla insanların burada yaşamlarını da sürdürdüğünü söyleyebiliriz. Ayrıca buranın bir dini bağlantısı var mı? Bunu da henüz tam olarak tespit etmiş değiliz ama bu konunun üzerinde de şu anda araştırmalarımıza devam ediyoruz. Tabii ilerleyen kazılar bu konuda bize daha çok veri sağlayacağını düşünüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.