Hatay’da 6 Şubat’ta yaşanan depremde ölümden dönen Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni Mehmet İncecik, hayatını kaybeden öğrencilerini unutamıyor.
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni olan üç çocuk babası Mehmet İncecik, Kahramanmaraş merkezli depremlere Hatay’ın Antakya ilçesinde 5 katlı apartmanda ailesiyle birlikte yakalandı. Ağır hasarlı binada ölümden dönen İncecik, ikinci depremde evi tamamen yıkılınca ailesiyle birlikte Karabük’e yerleşti. Yenice ilçesindeki Çok Programlı Anadolu Lisesinde görev yapan İncecik, depremde hayatını kaybeden öğrencilerini unutamazken, acılarını ilk günkü gibi yaşıyor.
Mehmet İncecik, “Bu depremden sağ çıkmak hakikaten bir el becerisi, bir kol gücü vesaire değildir. Allah öyle takdir etti, çıktık. Apartmanımız sağlam bir apartmandı, tamamen yıkılmadı ama daha sonrasında parçalandı. 7.8’lik bir depreme dayanması bile sağlam olduğunu gösterir. Bu sırada çok kişiyi kaybettik. Birinci derece akrabalarımız sağ olarak kurtuldu ama akrabalarımızdan, kuzenlerimin vefat edenler var” dedi.
“Hakkında şiir ve kitap bile yazabileceğimiz çok güzel gençler var”
Vefatlar içerisinde kendilerini en çok etkileyenlerin öğrencileri olduğunu anlatan İncecik, “Çünkü bunlar bizim ülkemizi emanet edeceğimiz genç beyinlerdir. Bizim okulumuz sınavla öğrenci alan çok başarılı bir okuldu. Bu okulumuzun içerisinde de çok güzide öğrencilerimiz vardı. Hakikaten ben inanıyorum onların her biri cennet kuşu olmuştur. Pırlanta gibi gençlerdi. Hele hele bunların içerisinde unutamadığımız hakkında şiir ve kitap bile yazabileceğimiz çok güzel gençler var” diye konuştu.
“Saat bizi uyandıracakken deprem uyandırdı”
Deprem anında yaşadıklarından bahseden İncecik, “Günlerden pazar gecesiydi. Zaten Pazartesi günü okullar açılacaktı. Eşim o gece oruç tutalım demişti. Saat 05.10’a saati kurmuştum. Saat bizi uyandıracakken deprem uyandırdı” ifadelerini kullandı.
“Yatağımın kenarına uzandım kelime-i şehadet getirmeye başladım”
“4.17’deki o sarsıntıda zaten yani uyumak mümkün değildi” diyen İncecik, şunları söyledi: “Kör olanın gözleri açılır, sağır olanın kulakları açılır. Öyle şiddetli bir gürültü. Hem alttan hem de sağdan soldan deprem gürültüsü var. Aynı zamanda parçalanan duvarların çatırtı sesleri, insanların çığlık sesleri var. Arka tarafımda bulunan oğlumun duvarı bizim yatağın üzerine devrildi. Orada zemin yumuşak olduğu için muhtemelen çok fazla ezilmedim. Depremin bitmeyeceğini anlayınca aldığımız deprem tatbikatları eğitimleri neticesinde edindiğimiz tecrübelerle yatağın kenarına uzandım. Kelime-i Şehadet getirmeye başladım. Bildiğim duaların hepsini okudum. Allah’a tevekkül ettim. Yani çıkmak gibi bir düşüncem yoktu. Çünkü üstümde bir duvar var. Oğlum da üzerimdeki duvarların parçalarını kaldırınca biz çıkmaya muvaffak olduk.”