WhatsApp Hattı:
Frekans Bilgileri: TÜRKSAT 4A Frekans:12265 Polarizasyon:Vertical(Dikey) Sembol Rate 27500 FEC: 5/6
SON DAKİKA

BAĞ BAĞIŞLAYANA, BİR SALKIM ÜZÜMÜ ÇOK GÖRMEK…!

Bu haber 25 Şubat 2025 - 13:23 'de eklendi ve 5.600 kez görüntülendi.

“Baba oğluna bir bağ bağışlamış, oğul babaya bir salkım üzüm vermemiş” atasözünün ne anlama geldiği hemen hemen herkes bilir. Ama, koskoca makamlara gelmiş, koskoca ünvan sahibi olmuş kişilerden bilmeyenler varsa anlamını yazalım. “Babalar çocukları için büyük fedakarlıklara katlanırlar ancak çocuklar babaları için fedakarlıkta bulunmazlar.”

Safranbolu eşrafından değerli bir büyüğümüz, birçok alanda olduğu gibi Üniversitemiz için de büyük fedakarlıklarda bulunup, on milyonlarca TL. tutarında değeri olan okulu yaptırıp Karabük Üniversitesi’ne bağışlar. İhtiyaç talep edildiği her zamanda, gerek Üniversitemize gerekse diğer yerlerin yardımına koşar. Bilen yardımlarının yanında bilinmeyen çok sayıda yardımı olduğuna yıllardır bizzat ben şahidim. Türkiye’deki zenginler sıralamasında ilk 20-30’larda olmasına rağmen son derece mütevazi bir yaşam sürdürür. Karabük Valimiz, Safranbolu Kaymakamımız, önceki rektörümüz başta olmak üzere bölgemizde zaten herkes değerli büyüğümüzün yaptığı hayır hizmetlerine yakından tanıktır.

Bu değerli büyüğümüzün, Safranbolu eşrafından rahmetli bir yakın dostunun bir akrabasının Karabük Üniversitesi Rektöründen küçük bir ricası olur. Bu rica, üniversiteye okul yaptıran yardımseverimiz aracılığı ile yaklaşık bir yıl önce Sayın Rektöre iletilir. O dönemde yeni Rektör olan Prof. Dr. Fatih Kırışık “tamam” der. Bu söz, aileyi sevindirir, umutlandırır. Çünkü, şu an İstanbul’da bir Üniversite akademisyen olan kızları Karabük Üniversitesine gelecek umuduna kapılırlar. Aradan, bir süre geçer. Hayırsever büyüğümüz, bir kez daha verdiği sözü hatırlatır Sayın Rektöre, tekrar “tamam ilgilenelim inşallah..” şeklinde cevap alır. Ancak, verilen söz yerine gelmeyince bir kez daha sorar ve “O iş olmuyor…” cevabını alınca, üzülür. Tamda, Atasözündeki gibi, baba oğula bir bağ bağışlıyor, oğul bir salkım, hatta bir tane üzümü çok görüyor.

Şimdi bazıları diyebilir ki, okul yaptıran kişinin çocukluk arkadaşının, rahmetli dostunun bir yakınını Rektör Karabük üniversitesine almak zorunda mı? İnsan ilişkilerinde hatır, gönül diye bir kavram vardır. Hatır gönül yıkmak(kırmak) hayal kırıklığı yaratır. Saygın kişilere karşı gösterilmesi gereken saygı kurallarına uymamak, insanları o kişi ve kurumlara karşı soğutur. Belki bir başka Fakülte binası yapacak bile olsa artık yapmaz, hatta o rektör görevde kaldığı sürece, belki de yaptırdığı okulun kapısından bile geçmez. Yaşanan bu olayı değerli büyüğümüzden önce sözünü özüne güvendiğim bir dostumuz anlattı bana… Okul yaptıran hayırsever büyüğümüzü arayıp olayın detayları ile ilgili bilgi sahibi oldum. Üzüldüğü taraf kendisine söz verilip sözünün yerine getirilmemiş olması… Konuyu ilk açtığında söz verilmemiş olsa, üzülmeyeceğini belirtiyor. Sayın rektöre hatırlatalım. Söz verip de yerine getirmemek hem Türk örf adetlerinde hem de dünyada hoş karşılanan bir durum değildir. Ayrıca büyüklerimiz, “kalkamayacağın yükün altına yatmayacaksın” diyerek söz verip de yerine getirmemenin önemine işaret ederler.

İŞİNE GELENİ AL, ALMAN GEREKENLERİ ALMA…

Karabük Üniversitesi sanki birilerinin babalarının çiftliği haline geldi de bizim mi haberimiz yok acaba? Yukarıda Safranbolu eşrafından sadece bir örnek verdim. Buna benzer çok sayıda örnekler var. Hatta bizzat bizim de tanık olduğumuz  örnekler var. Karabüklü akademisyenlerin kendi üniversitemize katkı vermek istemesinden daha doğal bir şey olabilir mi?  Karabük üniversitesine yıllardan bu yana kimlerin doldurulduğu Karabüklüler tarafından yaygın biçimde konuşulmakta ve bilinmektedir. Bu konu Karabük’te aslında çok ciddi rahatsızlık da oluşturmaktadır. Babalar yetmemiş, oğullar, yeğenler, akrabalar üniversitemizin kadrolarına doldurulmuşlardır.

Hatta son olarak, 2019 Genel seçimlerinde AK Parti’den 3. Sıra milletvekili adayı olan ancak son anda, Karabük’te herkesin bildiği bir takım nedenlerden dolayı listeden çıkarılan Tuğba Yeğin, ulusal gazetelerde haftalar önceden “kişiye özel kadro” manşeti ile haber olmasına rağmen bile bile, göz göre göre kadroya alınmıştır. Söz konusu Tuğba Yeğin, bir önceki rektör Prof. Dr. Refik Polat döneminde de üniversitenin akademik kadrosuna girmek istenmiş, dönemin milletvekilleri başta olmak üzere birçok kişi Refik hocaya ricacı olmuşlar ancak “AK Parti’nin milletvekili listesinden çıkardığı kişiyi ben neden alıyım. Sayın Cumhurbaşkanımızın bir bildiği mutlaka var ki, o kişiyi listeden çıkarmış” diyerek talepleri reddetmişti. Ama, Doçentlikten, Profesörlüğe yükseldikten kısa bir süre sonra Karabük Üniversitemize Rektör olan Sayın Kırışık, AK Parti listesinden son anda çıkarılan Tuğba Yeğin’i üniversitemizin akademik kadrosuna dahil etmiştir. Kimsenin orada, burada işe girmesinde, kadro kapmasında gözümüz yoktur. Ama, Karabük’te yüzlerce hemşehrimiz, birbirinden değerli bilim adamlarımız varken, üniversitemize milyon dolardan daha fazla harcama yaparak bina yaptırıp üniversitemize bağışlayan bir hayırseverimizin küçük bir insani ricası önce söz verilip, uzun süre oyalandıktan sonra “olmaz” denilmesinedir tepkimiz..! Verilen sözün tutulmayışınadır tepkimiz..!

Protokol eğitim uzmanı denilerek üniversiteye çağırıp, ne kadar ödendiği bilinmeyen ücretler ile “Rektörümüzün imzası şöyle mükemmel, böyle güzel. O imza ile gurur ve onur duydum” şeklinde övgüleri basına servis edip, güya kamuoyunda güzel imzalı rektör imajı vermekle bu işler olmuyor. Karabük’ün asli sahipleri, Karabüklü hemşehrilerimizi dışlamak, hatır gönül kırmak, alçak dağları ben yarattım edalarına bürünmek kimseye yakışmaz. Hele hele bunlar, Cumhuriyet kenti Karabük’te hiç geçmez. Karabük insanı saftır (kalbi temizdir), Karabük insanı sakindir, Karabük insanı Devletimize saygılıdır, Karabük insanı ilimizdeki kurumların başında olanlara saygılıdır ama Karabük insanı olup bitenleri dikkatlice gözlemler ve yeri zamanı geldiğinde mutlaka gerekeni yapar. Bu şehirden, arkasından teneke, davul çalınıp gönderilenleri hiç kimse lütfen unutmasın…!

Mehmet Çetinkaya
Mehmet Çetinkayamehmet@brtv.com.tr
Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu mezunudur. Gazeteciliğe Karabük'te Batı Karadeniz Ekspres Gazetesi'nde başlamıştır. 29 Mart 1996 tarihinde BRTV ile televizyon ve radyo yayıncılığına sektörüne girdi. 18 yıla yakın karasal yayıncılığın ardından; BRTV yayınları günümüzde milli uydumuz Türksat'ın kapsama alanındaki 70 dolayında ülkeden izlenmektedir. BRTV bölgemizin Dünya ya açılan penceresi olarak bilinirken, Mehmet Çetinkaya'da çeyrek asırdan bu yana Dünyayı gezmekte ve gittiği ülkeler ile ilgili yayınladığı gezi notları ile tanınmaktadır. Evli ve 2 çocuk babasıdır.

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT

Yorum Yok

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.