Bu haber 18 Nisan 2013 - 13:20 'de eklendi ve 2.932 kez görüntülendi.
AKİL İNSANLAR
Ekiden tek seçiciler vardı Milli Takım için…
Bunu söyleyince aklıma Eşfak Aykaç gelir hemen. Zira 1956 yılında oynadığımız ve 3-1 yendiğimiz Milli Takım’ı seçen kişi olmasından olsa gerek.
Başbakanımız da adet O’nun gibi alıp eline kağıdı kalemi ve seçerek 62 kişiyi salıverdi ülkemizin sath-ı mailine. Ve de:
“Gidin anlatın, konuşun, ne yaparsanız yapın halkı ikna edin”, dedi.
“Hayırlara vesile olur inşallah…”
*
Kimler yok ki bu akillerimizin içinde.
Bazılarına “eh” desek de, bazıları için akil demek aynaya bakarak kendime “sen aptalsın” demek anlamına geliyor.
Susuyorum…
Sadece o grupların içinde Hülya Koçyiğit’i görünce içim ezildi ilk anda. Zira o ilk parladığı yıllarda, yeni yetme bir genç olarak kendisine şiir yazdığımı anımsıyorum. Geçen akşam eski defterlerimi aradım ama o şiiri bulamadım. Neyse…
*
Henüz kentimize gelmediler ama gittikleri yerlerde ve TV ekranlarında konuşmalarını dinliyorum. Gelmelerini de merakla bekliyorum.
Maşallah hepsinin de ortak paydaları aynı gibi.
*
-Başbakanımız bize bir talimat vermediler…
-Analar ağlamasın, gözyaşları dursun…
-Türkün de anası aynıdır, Kürtün de…
-Bakınız kaç zamandır kan akmıyor…
-Biz bin yıllık kardeşiz ve bu ülkeyi birlikte kurduk.
-Türk adını öne çıkarmak, TC’yi yüceltmek, Atatürk ilkelerine vurgu yapmak barışa hizmet etmez.
-Barış olsun Diyarbakır Meydanı bayraklarla donatılacaktır.
Dağa- taşa “Ne mutlu Türküm diyene” diye yazmanın mantığı nedir ki?
-Biz özgürüz ve gerekirse başbakana da karşı çıkarız.
-Yeni anayasamızı yapmalı ve üniter devlet yapımızı biraz yumuşatmalıyız.
– Başkanlık rejimi de neden olmasın ki…
-Biz maaş almıyoruz sadece lojistik destek ve konaklama alıyoruz. Bir de koruma hizmeti…
-Ve bunlar gibi birçok klişe sözler…
*
Bu sözlere ve buraya yazamadığım diğer konuşmalarına katılmayacak ve bunları bilmeyecek bir tek vatandaşımızın olmadığını onlar da biliyor biz de biliyoruz. Hem de yeminle…
Haaa, silah kaçakçıları, uyuşturucu baronları…
Terörden beslenen bazı ulusal ve uluslararası kişiler ve örgütler…
Ülkemizin gelişip büyümesinden endişe eden bazı ülkelerin gizli servisleri…
gibi şu anda sayabildiğim ve saymadığım bazı unsurlar hariç tabii…
*
Ama halkın sorularına yanıt veremiyorlar…
Buna hükümet üyeleri de yanıt veremiyor.
Zira “tek seçici” olduğu gibi “ tek bilen” de sadece ve sadece Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la birlikte İmralı konuğu Abdullah Öcalan’dır.
Sanıyorum ki MİT Müsteşarı bile tün detayları bilmiyordur.
Eee, o zaman Akil Adamların bu gezisinden beklenen sonuç nedir?
*
Halkın sorularını ve sorunlarını Ankara’ya iletmek gibi bir iş yapacaklarını sanıyorlarsa bence yanılıyorlar. Başbakan kimseyi dinlemez. Zira şimdiye kadar kaç bakanın ve parti üst düzey yöneticisinin söylediği sözleri yalatmıştır.
O ne derse o doğrudur.
*
Benim buradan kendilerine naciz bir önerim var. Bu dileklerimiz lütfen güçleri yeterse Ankara’ya iletsinler…
*
Bu çözümün kabaca iki tarafı var: Türkler ve Kürtler…
1-Kürtler tarafı; İmralı+BDP+Kandil+Kuzey Irak ve diğerleri olarak birlikte hareket ediyorlar.
2-Türkler tarafı; CHP,MHP,SP,İP ve diğerleri bölük- pörçükler…
*
Başbakan;
Ana muhalefet partisi CHP ile MHP’yi mutlaka bu çalışmalara katmalıdır.
Saadet Partisi, İşçi Partisi ve diğerlerini de…
*
Ama Başbakan CHP’nin açtığı krediyi “kendisi himmete muhtaç dede” diye elinin tersiyle itmiştir. Partiye ve genel başkana çok ağır hakaretlerde bulunmaktan geri kalmamaktadır.
*
MHP’yi çileden çıkaran ise “biz bütün milliyetçi duyguları ayaklarımızın altına aldık” sözüdür. İki gün sonra da “kafatasçılığı kastetmiştim” demiş ama kimse bunu yememiştir.
Şimdi de Devlet Bahçeli’yi Yüce Divan’la tehdide başlamıştır.
*
Sayın Başbakan’a bunların nedeni sorulduğunda:
“Çok sert, kaba hatta hakaret sözleriyle saldırıyorlar”demektedir.
*
Şimdi ben Akil Adamlar olarak sizden şu sorumu Ankara’ya iletmenizi istiyorum…
İşte Başbakana sorum:
*
“Sayın Başbakanım, siz otuz yıldır halkımıza KURŞUN ATANLARLA anlaşmaya çalışırken size LAF ATANLARA bu şekilde davranmanız bu ülkeye barış getirir mi acaba?”
*
Devleti yönetmek biraz da böyledir…
Muhalefeti de, karşıtları da, doğan krizleri de, çıkan sorunları da yönetmektir hüner. Muhalefetsiz devleti herkes yönetir çünkü o demokrasi değil başka bir şeydir. Herhalde bilirsiniz…
*
Sayın Akiller…
Ne pazarlık yapıldı da bu durum doğdu?…
Ne verecek, ne alacaklar gibi sorulması gereken başka sorularım yok sizlere.
Zira onlardan sizlerin de haberiniz yok.
Olmayan şeyi sorup da neden sizi yorayım ki…
Hoş geldiniz…