Ülke ve dünya gündemi öylesine hızlı değişiyor ve ülkemiz öylesine büyük sorunlarla boğuşuyor ki, bazı olaylar bu gündem içinde kaybolup gidiyor.
Geçen Cuma günü Sayın Başbakanımız Binali Yıldırım’ın Zonguldak ziyareti ve başımıza gelen talihsiz olaya girmeden önce, Beşiktaş-Bursaspor maçı sonrasında Beşiktaş’ta üst üste sinsice, kahpece patlatılan bombaların ardından 36’sı polis, 8’i Sivil 44 şehidimize Allah’tan rahmet, kederli aileleri ve yüce Türk milletine başsağlığı diliyorum. Bir kez daha ülkemizde son yıllarda dozajını arttıran terörü de kınıyorum, lanetliyorum. Ayrıca, son günlerde Suriye’de Halep’te yaşanan insanlık dışı işkenceleri, katliamları da kınıyor, bir an önce son bulmasını diliyorum.
SAYIN BAŞBAKAN’I İZLEYEMEDİK:
Filyos Projesi Zonguldak ile birlikte, Karabük ve Bartın’ı da yakından ilgilendiren 30-40 yıla yakın bir süredir bölgemizde yoğun olarak gündem olmuş önemli bir konudur. Yıllardır konuşulan Filyos Projesi çok şükür ki, temeli atılarak artık gerçekleşme aşamasına gelmiştir. Projenin temel atma safhasına gelmesinde emeği geçen başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, Başbakanımızı, ilgili bakanları, bölgemiz milletvekilleri ve emeği geçen herkesi yürekten kutluyorum. Genç bir muhabir olduğumuz dönemlerde duyduğumuz Filyos Projesi’nin gerçekleşmesi için temel atma törenine artık emekli olmaya aday bir gazeteci iken tanıklık etmek istedik ama maalesef tören alanının kapısından geri çevrildik.
İnanılması güç ama gerçek olay aynen şu şekilde gerçekleşti:
Sayın Başbakan’ın Filyos Projesi’nin temelini atmak üzere Zonguldak’a gelmesinden günler önce Karabük Valiliği Basın Müdürlüğü BRTV’yi arayarak, Sayın Başbakan’ı takip etmek isteyen kurumumuzdan gazetecilerin isimlerini, fotoğraflarını istedi. Biz de benim, kardeşim Osman Çetinkaya’nın, muhabirimiz Deniz Tosun ile kameramanımız Muratcan Çalışkan’ın bilgilerini ve fotoğraflarımızı Valilik Basın Müdürlüğü’ne gönderdik. Tören gününden bir iki gün önce bize mavi renkli, üzerinde Karabük Valiliği’nin amblemi bulunan ve Basın Müdürü Bilal Yatmaz’ın ıslak imzasının yer aldığı akreditasyon kartları verildi. Muhabirimiz ve kameraman arkadaşlarımız ile birlikte Cuma gün Zonguldak’a büyük bir neşe içinde gittik. Çünkü bölgemiz için tarihi önem taşıyan Filyos Projesi’nin temel atma törenini çekecek, orada çeşitli röportajlar yapacak, hatta bir fırsat bulabilirsek Sayın Başbakan’ımızı bölgenin deneyimli bir gazetecisi olarak bu önemli gelişme için kutlayacaktık.
Ama, hiç biri olmadı. Tören alanının kapısına geldiğimiz de sırtında kalın siyah paltosu bulunan, kırmızı atkılı, genç bir görevli “Karabük Basını’nı tören alanına almıyoruz” deyince o soğuk havada, alnımdan bir ter geldiğini hissettim. Şaka gibiydi. Boynumuzdaki kartlara bakmak istediğini belirti aynı görevli memur… Karabük Valiliği’nin bize tahsis ettiği akreditasyon kartlarını aldı ve “Bunların hiçbir hükmü yok. Karabük Valiliği kendi kendine işgüzarlık etmiş” dedi. Oradaki görevli başbakanlık korumalarına “Bunları içeri almayın talimatını verdi ve tören alanına gitti.”
Yaşadığımız olay tam anlamıyla bir kabus gibiydi. Hemen tören alanında bulunan ilimiz Valisi Sayın Mehmet Aktaş’ı arayarak konu ile ilgili bilgilendirdik. Korumasını tören alanının kapısına gönderdi ama koruma, Başbakanlık korumaları ile yaptığı görüşmenin ardından geri döndü. Sonuç çıkmayınca yine tören alanında bulunan Karabük Milletvekilimiz, TBMM eski Başkanı Sayın Mehmet Ali Şahin’i telefonla aradık. Sayın Şahin “ Tamam ben ilgileniyorum” dedi. Bir süre sonra Karabük Valimizin koruması tekrar kapıya geldi. Tekrar Başbakanlık koruma polisleri ile görüştü. Ancak, yine sonuç çıkmadı. Bu arada, Sayın Şahin telefonla bizi arayarak içeri girip giremediğimizi sordu. Halen kapıda beklediğimizi belirttik. Aynı şekilde, yine tören alanında bulunan Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Sayın Mehmet Ceylan’ı aradık. O da ilgileneceğini söyledi. İlgilendi ama sonuç çıkmadı. Ve, bizim yaklaşık 45 dakikalık mücadelemizin ardından Sayın Başbakan’ın helikopteri indi. Konuşmalar başladı, son olarak da Sayın Başbakan konuşmaya başlayınca biz tören alanından arabamıza binerek Karabük’e geri dönmek zorunda kaldık.
Orada Başbakanlık Korumalarının bize sürekli olarak “Gökmen beyin talimatı olmadan sizi tören alanına alamayız” dediklerini duyduk. Daha sonra Karabük Valimiz ile yaptığımız görüşmede Gökmen adlı bu memur ile Sayın Valimizin de bizzat görüştüğünü, Başbakan’ın helikopterinde bir üst amirinin olduğunu, amirine sorduktan sonra bizi içeriye alabileceği şeklindeki beyanını öğrendik. Başbakan tören alanına indikten sonra göz gözü görmeyecek ve biz orada unutulacaktık ve öyle de oldu. Yani, 30 yıldır bölgenin bir gazetecisi olarak sürekli gündemde tuttuğumuz Filyos Projesi’nin temel atma törenine tanıklık edemedik, bir tek kare görüntü alamadık ve elimiz boş Zonguldak’tan Karabük’e döndük.
Bu olayı şunun için yazma gereği duyuyorum. Ve maddeler halinde kamuoyunun önünde soruyorum:
1: Karabük Valiliği Basın Müdürlüğü Başbakanı izlemek amacıyla mavi renkli üzerinde Karabük Valiliği amblemi ve Basın Müdürü Bilal Yatmaz’ın ıslak imzası bulunan Akreditasyon kartlarını bana, muhabir ve kameramanıma niçin verdi? Bu kartlar boyunlarımızda asılı olduğu halde Başbakanlıkta basın bölümünde görevli memur Gökmen Toplu, devletin önemli bir makamı olan Valilik Makamı tarafından bize tahsis edilmiş olan bu akreditasyon kartlarını neden yok saydı? Hem de, bizzat benim 25 yılın üzerinde Başbakanlık Sarı Basın Kartı taşımama rağmen ve “Sürekli Basın” kartı niteliğindeki bu kartı kendilerine ibraz etmeme rağmen, neden “Karabük Basını’nı tören alanına almayacağız”diye ısrar etti? Kartı bize tahsis eden Karabük Valiliği Basın Müdürlüğü olduğuna göre, konu Sayın Valimize iletildiği halde Gökmen Toplu adlı Başbakanlık Basın bölümü memuru Sayın Valimizi neden dinlemedi?
Asıl konunun en vahim kısımlarından biri de, Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı’ndan sonra ikinci makamı olan TBMM Başkanlığı görevinde bulunmuş, hatta bu görevi sırasında Cumhurbaşkanlığı’na vekalet etmiş olan; bırakın bölgemizi ülkemizin saygın devlet adamı ve siyasetçisi Sayın Mehmet Ali Şahin’i bizim tören alanına alınmamızı bizzat istemesine rağmen, bu Gökmen Toplu adlı memur neden dinlemedi?
Olay bakıldığında bir gazetecinin, ya da bir televizyon ekibinin Sayın Başbakan’ın bizzat katıldığı tören alanına alınmamasından ibaret değildir. Bölgenin tek uydu kanalı olan BRTV’ye ve onun yöneticisi ile kameraman ve muhabirine yapılan bu ahlaksız ambargo basın özgürlüğü ve toplumun haber alma özgürlüğü açısından da çok ciddi olarak ele alınması ve takip edilmesi gereken bir konudur.
Biz, konuyu BİMER aracılığı ile Başbakanlık Makamı’na ve bizzat ziyaret ederek Karabük Valimize yazılı olarak bildirdik. Bu başvurularımızın bir kopyasını da yukarıda belirttiğimiz gibi, Türkiye’de iki numaralı makamda görev yapmış, Cumhurbaşkanlığı’na da vekalet etmiş Karabük Milletvekilimiz Sayın Mehmet Ali Şahin’e de ilettik.
1982 yılından bu yana yani 12 Eylül askeri darbesinin ardından yeniden demokrasiye geçişimizden bu yana gazetecilik yapıyoruz. Rahmetli Özal’ın ANAP’ı kurarken yine Zonguldak bölgesinde muhtemelen Çaycuma’da “Arım Balım Peteğim” şarkısını tesadüfen duyarak, “İşte bu. Bizim partimizin şarkısı bu olmalı” dediği ana tanıklık etmiş ve bu olayı o dönemde görev yaptığımız ulusal gazetelere anında bildirmiş genç bir muhabir olarak başladığımız gazetecilik yaşamımızda, mesleğimizin zirvesine gelmişken, taşıdığımız Başbakanlık Sarı Basın kartına “Sürekli Basın Kartı” ünvanı almış ve ebediyete intikal edinceye kadar bu ünvanı taşıyor olduğumuz bir dönemde ve de en önemlisi yukarıda tören alanına alınmamız için çaba harcayan Sayın Şahin, Sayın Ceylan ve Karabük Valimiz Mehmet Aktaş ile Karabük kamuoyunun yakından bildiği gibi binbir güçlükle bu ilin, bu bölgenin sesini milli uydumuz Türksat’tan Türkiye ve Dünyaya duyurma çabası içindeyken karşılaştığımız bu olay bizi derinden üzmüş, yaralamıştır.
Şimdi merak ediyoruz. Bize bu muameleyi reva gören Başbakanlık Basın bölümünde görevli Gökmen Toplu’nun yaptığı yanına kar mı kalacaktır. Karabük Valiliği basın Müdürünün bir kusuru varsa af mı olacaktır?
Biz bizzat çok üzüldük, derinden yaralandık. Sayın Karabük Valimiz dilekçemizi size bizzat sunduk. TBMM eski Başkanımız, Karabük milletvekilimiz Sayın Şahin yaşadığımız bu olaydan orada kısmen, daha sonra da tüm detayları ile bilgi sahibisiniz. Sizin hak, hukuk, haksızlıklara karşı tavırlarınızı en yakından bilen bir gazeteci olarak bu olayın baş sorumlusu olan Başbakanlıktaki Gökmen Toplu adındaki memur ve bu olaya dolaylı olarak sebep olduğu öne sürülen Karabük Basın Müdürü hakkında bir işlem yapılmasını sağlayarak, yüreğimizdeki acıyı bir nebze olsun hafifletecek misiniz?
Bu arada, başımıza gelen bu olayı BRTV’den duyurduktan sonra bizzat bize ve kurumumuza gelen yüzlerce, binlerce destek için tüm izleyicilerimiz ile kamuoyuna şükranlarımızı sunuyoruz. Ayrıca, olayın herhangi bir siyasi yönünün olmadığını, sadece görevini yapmaktan aciz bir takım memurlar ile kendisini kaf dağında sanan bir memurun şımarıklığı olduğunu özellikle vurgulamak istiyoruz. BRTV her zaman olduğu gibi tüm siyasi partiler arasında eşit mesafede durmakta ve durmaya da devam edecektir. Bunun da bu şekilde bilinmesini özellikle rica ediyoruz.
Gelecekte bu ve benzeri çirkin olayların yaşanmaması adına ve BRTV kurumu ile Karabük Basınına yapılmış olan bu ambargoyu nefretle kınıyor, sorumluların yaptıklarının yanlarına kar kalmamaları temennisi ile saygılar sunuyorum.
Bu sadece BRTV’ye değil tüm Karabük’e, medyaya yapılmıştır..
Günümüzde basın kuruluşu ve mensuplarını bu duruma düşürenler utansın…