Başkan Vergili Brüksel’de Türkiye’nin Dili Oldu
Avrupa Birliği (AB) Bölgeler Komitesi Türkiye Çalışma Grubu, Genişleme Günü kapsamında Brüksel’de “yerel yönetimlerin güçlendirilmesi” konulu bir çalışma düzenledi. Etkinliğe Türkiye’nin AB Daimi Temsilcisi Büyükelçi Faruk Kaymakcı’nın yanı sıra Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ve Karabük Belediye Başkanı Rafet Vergili konuşmacı olarak katıldı.
Belediye başkanları konuşmalarında, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi konusunda görüşlerini dile getirerek, tecrübelerini paylaştı. Karabük Belediye Başkanı Rafet Vergili konuşmasında adeta Avrupa’ya meydan okurken; “Bu Yunanistan, bu Güney Kıbrıs ve Kürt meselesi olduğu müddetçe bizi Avrupa Birliğine almayacağınızı iyi biliyorum. Ama sizde şunu iyi bilin; PKK almış oldukları silahları sizin çocuklarınızın kanlarıyla, sizin çocuklarınıza sattıkları zehirlerin parasıyla alıyor” dedi
Dünya çapında bir işadamı olduğunu ve birçok ülkede ticaret yaptığını belirterek konuşmasına başlayan Karabük Belediye Başkanı Rafet Vergili, rüşvetin konuşulmadığı, tüm kararların oybirliği ile alındığı bir belediye yarattıklarını ifade etti.
Karabük Belediye Başkanı Rafet Vergili yaptığı konuşmada; “Ben Türkiye’den Milliyetçi Hareket Partisine mensup bir belediye başkanıyım. Avrupa Yerel Yönetimler Parlamentosunda ise Reformist Muhafazakâr Parti’nin üyesiyim. . Avrupa Birliği’nde ise Yerel Yönetimler Konseyi üyesiyim Başkanlığını yürüttüğüm şehir yaklaşık 100 bin nüfuslu, Türkiye’de cumhuriyet döneminde kurulmuş bir şehir. Partimizin Türkiye’deki oyu %13 civarlarında. Karabük ilimizde partimizin oyu % 15, iktidar partisinin %65 oyu olmasına rağmen ikinci dönemde %52.5 gibi bir oy ile tekrar seçim kazandım. Ben belediye başkanı olarak yalnızca hizmet ediyorum. Benim sanayici kimliğim var. Yurt dışında fabrikalar yapıyorum. Genellikle Kuzey Afrika, Asya, Rusya ve Avrupa ülkeleri ile de ticaret yapıyorum. Belediye kaynaklarından faydalanmıyorum, maaşını almıyorum, arabasına binmiyorum. Yalnız hizmet için Karabük’te iki dönemdir belediye başkanlığı yapıyorum.
Belediyemizde kesinlikle rüşvet konuşulmaz. Bu konuda hiç kimseye hak sağlanmaz. Biraz sonra çok basit bir şekilde sizlere yapmış olduğum işlerden de bahsedeceğim. Yani siyasi ayrımcılık yapılmaz. Hiçbir zaman seçimlerde de siyasi kaynaklar kullanılmaz ve %52,5 gibi bir oy ile de seçim kazanıyoruz. Karabük şehrini, ülkemizin doğusundaki belediye başkanı tutuklanmış Cizre ile mukayese edebilirsiniz.
Sizlere çok kısa olarak sekiz yılda yapmış olduğumuz 350 Milyon dolarlık bir yatırımdan bahsedeceğim. Devlete vergi borcumuz yok, kesinlikle sigorta borcumuz yok, işçimiz maaşını hiçbir zaman bir gün dahi geç almamıştır. Hatta bir gün erken almıştır ve sosyal belediyecilik faaliyetleri kapsamında pazar yerlerine ücretsiz servislerimiz mevcuttur. Belediye olarak eğitime büyük önem veriyoruz. Aldığımız karar ile üniversite alanlarını altı milyon metrekareye çıkarttık. 1500 kişilik yurt yaptık. Şuanda 1.500 kişilik huzur evi inşaatımız devam ediyor ve şehrimiz dilenci olmayan bir şehir. Yaklaşık 500 aileye siyasi kimlikleri sorulmadan sürekli sosyal yardım yapıyoruz. Yine 500’e yakın üniversite öğrencimize siyasi kimlikleri sorulmadan burs yardımı yapıyoruz. Ve bugüne kadar almış olduğumuz tüm kararları Belediye Meclisinde oy birliği ile almış olan bir belediyeyiz. Hiçbir zaman muhalefet şerhi olmayan, oy birliği ile kararlar alan bir belediyeyiz. İnşallah iki yıl sonrada görevim bitecek ve bende kendi ticaretime döneceğim” cümlelerine yer verdi
“Yunanistan –Güney Kıbrıs Enosis’i kutluyor, bizi veto ediyor”
Ülkücü camianın değişik dönemlerde zulümler gördüğünü ancak hiçbir zaman ülkesini dışarıya şikayet etmediğini belirterek konuşmasını sürdüren Karabük Belediye Başkanı Rafet Vergili, Avrupa Birliğinin çifte standartlarına dikkat çekmeyi de ihmal etmedi. Türkiye’nin sürekli Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın vetolarına maruz kaldığını ve önüne Kürt meselesinin konulduğunu belirten Başkan Vergili konuşmasını şu şekilde sürdürdü;
“Partimiz her zaman iktidarların en fazla baskısına maruz kalmış olan bir parti. 80 öncesi 5 binden fazla arkadaşımız işkence görmüş, 40 tane arkadaşımız idam edilmiş. Her iktidar döneminde de iktidarların en fazla baskısının maruz olduğu, iktidarların en fazla üstümüze gelmiş olduğu, yaşam alanlarımızın daraltılmış olduğu bir partiyiz. Bizim de şikâyetlerimiz var. Ama bu şikâyetlerimiz kendi iç bünyemizde telafi edilebilecek, düzelttirilebilecek ve mücadelesi verilebilecek, düzenlemelerle yapılabilecek konular.
Şimdi Avrupa Yerel Yönetimler Meclisindeki kararları okuduğum zaman bu kriterlerin hepsini de uygun yasaları, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin düzenlediğini görüyorum. Ama geçen ki konsey oturumunda eş başkanlık sistemi konuşuluyor. Burada başkanlık yetkilerinin nasıl verileceği, nasıl uygulanılacağı, bütün ülkelerin nasıl düzenlemeler yapacağı, bütün kriterleri belirlenmiş. Biz ülkemizde bu kriterleri belirlemiş ve başkanlık sistemini getirmişiz. Biz başkanlık sistemi ile çalışıyoruz. Benim Başkan Yardımcımda bir bayan.
Bana göre biz Avrupa’nın bütün kriterle uymuşuz ama sürekli olarak bazı vetolarla, bazı problemlerle karşılaşıyoruz. Mesela Yunanistan’ın vetosu, Rum Kesiminin vetosu. Yani bu vetoyu sürekli olarak kullanıyorlar. Biraz evvel soru sordular. Benim bildiğim kadarıyla Yunan Meclisinde Enosis’in okullarda hafta olarak kutlanması onaylandı. Rum Bölgesi Enosis’in bir hafta olarak kutlamasını onayladı. Enosis, Rum Kesiminin Yunanistan’a bağlanması hedefi. Zaten Kıbrıs Savaşı’nın ana sebebi de bu. Yunanlıların ada da 10 bin askerinin olduğunu biliyoruz. Rum Kesimi ne hedefliyor bunu bilemiyoruz. Bunu soru olarak da burada kendilerine soramıyoruz. Geçen ki Avrupa Konseyinde Rum Dışişleri Bakanı konuşmasında çok nazik sorular aldı ve Türk kesiminin sorusunu almadı. Bizim aslında Avrupa Birliği’ne girmemiz Türk vatandaşlarının çaresizliğini ortadan kaldıracak. Ben şuna inanıyorum; Avrupa Birliği gümrük mevzuatı ile ilgili bütün programları en kısa şekilde imzalar. Hiç itirazsız imzalar. Gümrük Birliği, Avrupa Birliği için çok kolay bir hadise. Bizim de imza atmamız gereken bir hadise. Çünkü Avrupa Birliği hem fonlarıyla, hem büyük sanayi şirketleriyle Türkiye’ye sürekli olarak rüşvet ihraç etmekte. Bu Gümrük Birliği vasıtasıyla da bunu mükemmelleştirmekte. Türkiye yalnız iki iktidar döneminde, yani şöyle söyleyeyim; İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin iki iktidar döneminde, hem Cumhuriyet Halk Partisi döneminde, hem Ak Parti döneminde Kilsan firmasıyla rüşvet skandalı yaşadı”
“PKK silahları sizin çocuklarınızı zehirleyerek alıyor”
Türkiye’nin güneyindeki sorunlara duyarsız kalmadığına ve her zaman destek olduğuna da vurgu yapan Karabük Belediye Başkanı Vergili, terör örgütlerinin en önemli finans kaynağının uyuşturucu olduğunu ve en büyük pazarlarının ise Avrupa olduğunu ifade etti. Başkan Vergili konuşmasını şu şekilde tamamladı;
“Sürekli olarak bir Kürt meselesi ortaya konuluyor. Kürt meselesindeki hadise şu; öz yönetim, özerk yönetim. Avrupa Birliği demiş ki, özerk yönetim. Kürt vatandaşlarımızın idarecileri de önce öz yönetim deyip arkasından şunu ilave ediyorlar ‘ biz savunma haklarımızı kullanırız’. Tutuklandıkları zaman suç. Biraz evvel Selahattin Demirtaş’tan bahsedildi. Türkiye Cumhuriyeti Kobani olayları için her türlü desteği yaparken kendileri yalnız şovmen olarak Kobani Belediye Başkanını konseye götürüp konuşturuyorlar, sorulara cevap dahi veremiyorlar. Türkiye koridor açmış, Kobani’nin IŞİD’in elinden kurtarılması için her türlü gerekli işlemleri yapmış, bir teşekkür dahi edilmiyor ama Selahattin Demirtaş vatandaşları sokağa çağırıp 40’a yakın masum vatandaşın ölmesine sebep oluyor. Bunun seçilmiş olması, milletvekili olması tutuklanmasına bir engel midir yani. Bunun gibi olaylar. Tabi buradaki takdirlerin hepsi sizin. Ben o kadar fazla Avrupa Birliği’ne girebileceğimizden umutlu olan birisi değilim. Bunlar benim görüşüm. Bu görüşüm ne partimi bağlar, ne de buradaki devlet makamlarını bağlar. Çünkü bir Yunanistan ve Rum Kesimi olduğu müddetçe, bir Kürt Meselesi olduğu müddetçe biz Avrupa Birliğine giremeyiz. Kürtlerin işine gelmemesinin en büyük sebebi de şudur; şuanda uyuşturucunun en büyük üretim merkezi, Kürtlerin terörle ilgili kontrolsüz bölgededir. Bugün bu uyuşturucunun en büyük ihraç noktası da Avrupa’dır. Bir finans gücüne ulaşmaları sizin çocuklarınızın sayesinde. Şuanda almış oldukları silahları sizin çocuklarınızın kanlarıyla, sizin çocuklarınızı zehirledikleri paralarla alıyorlar. Siz bu şekilde devam edersiniz biz de inşallah Türkiye olarak sizin standartlarınıza ulaşmamız içinde elimizden gelen çabayı gösteririz”
“Yerel yönetimler bütçesi 12,5 kat arttı”
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel ise yaptığı açıklamada, Türkiye’nin yerel yönetimlerde çok büyük mesafeler katettiğini belirtti. Geçmişte belediye başkanlarının kent dışına çıkışının vali iznine bağlı olduğunu söyleyen Türel, “Türkiye, özellikle yerel yönetimlere ayırmış olduğu kaynaklar itibariyle 2002’den bu yana tam 12,5 kat bütçesini artırdı. Bu çok önemli bir rakam. Bu kaynaklarla, hem alt yapı hem de üst yapıda yerel yönetimlerimiz sosyal belediyecilik adına çok önemli hizmetleri ortaya koyuyor.” dedi.
Türel, toplantıda en çok merak edilen konunun mülteciler olduğunu belirtti. Belediyelerin bu konuda çok önemli adımlar attığını ifade eden Türel, “Avrupalılara bunları örnek olarak gösteriyoruz ki belki bizim yaptığımız bu insanlık görevinden ders alırlar, onlar da üzerlerine düşen görevi layikiyle yaparlar.” şeklinde konuştu.
“Türkiye’nin bir an evvel AB’ye üye olmasını istiyoruz”
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, AB ülkelerinin terör konusunda Türkiye’ye yardımcı olmadığını ancak Avrupa’daki saldırıların ardından terörün ne olduğunu anlamaya başladıklarını belirtti.
Belediyeler olarak Türkiye’nin bir an evvel AB’ye üye olmasını istediklerini dile getiren Büyükerşen, “Çünkü hem demokrasimiz bakımından, hem de Avrupa’daki yerel yönetimlere kendi halklarının yönetime iştirakı bakımından bunu istiyoruz. Bu konuda (halkın yerel yönetime iştirakı) bizim de onlara paralel bir çizgi çizmemiz lazım.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’de yerel yönetimlerle ilgili çoğu zaman acele kanunlar çıktığı eleştirisinde bulunan Büyükerşen, “Bunlardan kaynaklanan bazı sıkıntılar var. Ama ümit ediyorum ki AB’nin de desteği ve yardımıyla o güçlükleri aşabileceğiz.” şeklinde konuştu.