Karabük’te yaşayan ve Karabük ile ilgisi olan herkesin bildiği gibi, Safranbolu’ya bağlı 13 haneli bir köy olan Karabük, Türkiye’nin ilk ağır sanayi kuruluşu olan KARABÜK DEMİR VE ÇELİK FABRİKALARI’nın 3 Nisan 1937 tarihinde, bizzat dönemin Başbakanı İsmet İnönü, ilgili bakanlar, dönemin Genel Kurmay Başkanı ve kalabalık bir heyetin katılımı ile temeli atılmıştır. Bu temel aynı zamanda, 13 hanelik KARABÜK KÖYÜ’nün, bugün ülkemizin 78. İline giden yolculuğunun da başlangıcıdır. Öyle bir başlangıç ki, Türkiye’nin her ilinde insanları bağrına basmıştır. Edirne’den, Kars’a, Sinop’tan, Mersin’e kadar her ilden Türk insanı Karabük’ü iş kapısı, aş kapısı olarak görmüş ve Karabük’e yerleşmiştir.
Karabük’te hatta Karabük dışında herkesin bildiği bu konu ile giriş yapmamızın nedeni şudur, Kardemir Karabük’ün olmazsa olmazı, vazgeçilmesidir. Ekmek teknesidir, iş kapısıdır, aş kapısıdır. Bu yüzden, Kardemir bu şehirde yaşayan en üst düzeydeki Validen, en alt düzeydeki tüm hemşehrilerimizi yakından ilgilendirmektedir. Karabük’te yaşayan bir tek kişi, “Kardemir’den bana ne” diyemez. Kardemir, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk ağır sanayi eseridir. Uzun yıllar devlet tarafından yönetilmiş, ancak 1990’lı yıllara gelindiğinde, zarar ettiği gerekçesi ile ülkedeki krizlerde göz önüne alınarak, dönemin hükümeti tarafından 5 Nisan 1994 tarihinde açıklanan Ekonomik tedbir paketi içinde “Ya kapatılacak, ya da özelleştirilecek” diye Karabüklülerin kucağına atılmıştır. Cumhuriyet’in bu dev eserine, ülkenin dört bir yanından gelen Karabüklüler birlik ve beraberlik içinde sahip çıkmışlardır. Türkiye tarihinde belki de ilk kez, 8 Kasım 1994 tarihinde “Hayatı Durdurma” eylemi yapılan şehir Karabük olmuştur. Hayatı durdurma eylemi ile Karabüklüler, Kardemir yoksa, Karabük işte böyle ölü bir şehir haline gelir mesajını dönemin hükümetine ve devletimize vermişler. Karabüklülerin bu mücadelesi Ankara’da karşılık bulmuştur. Uzun süren mücadelelerden sonra, zarar eden KİT konumundaki Kardemir, 1 TL gibi sembolik bir rakam ile Karabüklülere verilmiştir. Üzerine basarak bir kez daha belirtelim, 1 TL gibi sembolik bir rakam ile Karabüklülere verilmiştir.
Kardemir emekçileri başta olmak üzere, yöre halkı, yöre esnafı ve sanayicileri ve topyekün Karabüklülere verilmiştir. Ancak, ekonominin genel kurallarına, kapitalizm gerçeğin de eklenince, emekçiler, küçük esnaf ve yöre halkının hisseleri zaman içinde, şehirdeki bazı kuyumcularda bile havada uçuşan hisse satışları ile sanayici ağırlıklı büyük hissedarlara yerini bırakmıştı. Kentimizin iki tanınmış sanayicisi rahmetli Mutullah Yolbulan ve Kamil Güleç, Demir Çelik sektöründeki deneyimleri ile Kardemir yönetimine hakim olmuşlar ve uzun yıllarda, Kardemir’in yönetiminde söz sahibi olmuşlardır. Mutullah Yolbulan’ın vefatı, hatta vefatından kısa bir süre önce, Yolbulan ve Güleç aileleri arasında yönetim anlayışından kaynaklı fikir ayrılıkları oluşmuş ve 3 yıl önce bu fikir ayrılığı ayyuka çıkınca, Karabük’te ciddi bir tedirginlik yaşanmıştı. Karabüklülerin ortak isteği ve hazırlanan bir ortak bildiri sonucunda, her zaman olduğu gibi 4 formalite bağımsız yönetim kurulu üyesi değil, Karabüklülerin arzusu ile güçlü, dirayetli ve Ankara’nın bilgisi dahlinde 4 bağımsız yönetim kurulu üyesi Karabük’e gönderilmişti. Bağımsızlardan Ömer Faruk Öz, Yönetim Kurulu Başkanı, Kamil Güleç’te Yönetim Kurulu Başkan Vekili olmuştu. Bir yıl bu yönetim başarılı biçimde devam etti. Ardından, rahmetli Mutullah Yolbulan’ın yol arkadaşı, Karabüklü sanayici Kamil Güleç Yönetim Kurulu Başkanı oldu. Her şey güzel gidiyor, bu 3 yıllık dönem güzel biçimde tamamlanacak derken, başka bir gelişme oldu. Kamil Güleç’in yerine Yönetim Kurulu’nda yapılan bir oylama ile Mustafa Yolbulan Yönetim Kurulu Başkanlığı’na geçti. Dünyada yaşanan koranavirüs salgını, kurdaki dalgalanmalar ve Türk lirasının değer kaybı gibi nedenler başta olmak üzere, çeşitli nedenler ile Kardemir yılın ilk ve ikinci çeyreğinde ciddi zararlar ederek, başta Kardemir emekçileri ve aileleri olmak üzere Karabüklüleri tedirgin etti.
Karabük’te yaşayanlar bir yandan bu tedirginliği yaşarken, bir yandan da Kardemir’in geleceğini sorgulamaya başladılar. Tam da bu sırada, Karabük Belediye Başkanı Rafet Vergili, Kasım ayında yapılacak olan Kardemir Genel Kurulu’nda SPK tarafından belirlenecek ve muhtemelen bizzat Sayın Cumhurbaşkanımızın da ilgileneceği 4 bağımsız yönetim kurulu üyesinden birinin 23. Dönem TBMM Başkanı, Karabüklü hemşehrimiz Mehmet Ali Şahin olması gerektiğini, hatta Sayın Şahin’in Yönetim Kurulu Başkanı olması fikrini ortaya attı. Mehmet Ali Şahin’de, Karabük gündeminde tartışılan bu önemli konuya Zonguldak’ta yayın yapan Elmas Tv ile BRTV’nin ortak canlı yayınına telefon ile katılarak, kendisinin böyle bir talebi olmadığını, bu kararın kendisi tarafından değil, daha üst makamlar tarafından verilebileceğini açıklamıştı.
Karabük Belediye Başkanı Rafet Vergili’nin bu önerisine, Karabük’ün hem AK Partili milletvekilleri Cumhur Ünal ve Niyazi Güneş, hem de CHP Milletvekili Hüseyin Avni Aksoy ile Karabük’ten başta Haddeciler Derneği Başkanı Pehlivan Baylan olmak üzere bir çok kesimden destek verilmişti. İyi Parti İl Başkanı Erol Serin’de destek verenler arasındaydı. Hatta, Erol Serin BRTV’de katıldığı programda, Kardemir’in Karabük’ün bekası olduğunu vurgulamıştı.
Karabük’te bu tartışma sürerken, önceki gün Kardemir Mali Genel Kurulu yapıldı. Genel kurulda, Yolbulan ve Güleç ailesi arasındaki fikir ayrılığı artık, fikir ayrılığının da çok ötesine geçerek, bam başka bir boyuta ulaştı. Yolbulan gurubu, Yönetim Kurulu Üyeleri Kamil Güleç ile H.Çağrı Güleç’in “ibra edilmemesini” sağladılar. Buna karşılık, Güleç gurubu tarafından verilen “Bağımsız denetçi hepimizi denetlesin” önerisi ile genel kurulda reddedildi.
DEVLET VE HÜKÜMET YAKIN TAKİPTE…
Kardemir, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk ağır sanayi kuruluşudur. Kardemir, fabrikalar yapan fabrikadır. Kardemir hem ülke için, hem de bölgemiz için hayati önem taşımaktadır. İşte, bu yüzden Kardemir ne zaman sıkıntıya girse Devlet hep yanında olmuştur. Başta, hangi hükümet olursa olsun Kardemir’i sahipsiz bırakmamıştır.
Bugün de, hem Devlet hem de hükümet, Karabük’te yaşanan tüm gelişmelerden gün gün, dakika dakika haberdardır. Devlet sabırlıdır. Sabırlar bekler, zamanı gelince mutlaka gerekeni yapar.
Sonuç olarak, Kardemir çeyrek asır önce dönemin hükümeti tarafından 1 TL karşılığında Karabüklülere verilmiştir. O günden bu günlere çok önemli gelişmeler yaşanmış, bugün Kardemir 3 milyon ton üretimi ile ülkemizin gözde sanayi kuruluşlarından biri haline gelmiştir. Kardemir, kurulduğu günlerde nasıl stratejik bir kuruluş ise, bugün yine aynı özelliğini korumakta ve Türkiye Cumhuriyeti için çok önemli olmaya devam etmektedir. Bu nedenle, hiç kimsenin Kardemir’in geleceğinden kaygı duymaması, devletimizin Kardemir’i yakından takip ettiğini bilmesinde fayda vardır.
Sonuç olarak, şunu söylemek istiyoruz. Başka Karabük yok. Elbette başka Kardemir’de yok.