Başlığı “lütfen biraz dikkat” diye attım, sırf çok sert yazmamak, mübarek günde kimsenin kalbini kırmamak için nezaketli biçimde bir uyarıda bulunmak istiyorum.
Dün, Sayın Milli Eğitim Bakanımız Prof. Dr. Mahmut Özer ilimize geldi. Milli Eğitim alanında çok önemli bir toplantı yapıldı, ilimize yeni yapılacak yatırımlar ele alındı. İlimiz adına son derece verimli bir ziyaret gerçekleşti.
Akşamda, Yenişehir Büyük Kulüp’te Sayın Bakan ile birlikte Karabük protokolü, iş insanları, Karabük’teki STK’lar, eğitim camiası ve basın mensupları birlikte iftar yapıldı. İftarı organize edenler, okul yaptıran hayırseverleri de davet etmişler, çok da iyi yapmışlar. Bunların arasında bizim tanıdıklarımız Şefik Yılmaz Dizdar, Rafet Vergili (Belediye Başkanı), Ali Baltacı, Mehmet Mescier (Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı) gibi isimler vardı. Elbette bizim göremediğimiz başka hayırseverler de davet edilmiştir.
Gelelim, “Lütfen biraz dikkat…!” başlığımıza… Salonda bir protokol masası oluşturulmuş, tahminen 20-25 kişilik bir U şeklinde masa.. Masada birbirinden değerli protokol mensupları var. Hepsi elbette o masada olmayı hak eden insanlar. Ama, hem Ramazan ayı hem de Kadir Gecesi gibi mübarek bir akşamda, oraya davet edilen 93 yaşındaki Ali Baltacı o masada yok. Salonda sıradan bir yer gösterilmiş oraya oturmuş. Kardeşim Osman’ı aramış, “Osman bey, siz salonda mısınız? Ben bakanla görüşmek, tanışmak istiyorum. Beni görüştürmüyorlar.” diye üzüntülerini belirtmiş. Neyse ki, artık Sayın Bakan tam makam aracına binerken adını taşıyan okullar, camiler yaptıran hayırsever Ali Baltacı nihayet Sayın Bakan ile ayak üstü görüşebiliyor. Sayın Bakan, görüşmeden son derece memnun. Ali amcanın 93 yaşında olduğunu öğrenince “Maaşalah” diyor. Ali Baltacı, son olarak yaptırmakta olduğu okulunda biraz eksiklikler kaldığını, parasının bittiğini okulun yarım kalmaması için Sayın Bakandan yardım istiyor. Bakan da bu talebi olumlu karşılayıp, ilgililere talimat veriyor. Ayak üzeri sohbet bir hayli uzuyor. Sayın Bakan 93 yaşındaki Ali amca ile sohbete adeta doyamıyor. Bu arada, çevrede bulunan bazı bürokratlar laf olsun babından “Ali amca kendi arabasını kendi kullanıyor Sayın Bakanım” gibi laflar atıyorlar. Ali amcanın, halen bu yaşta sürekli kitap okuduğu ve günlük gazeteleri takip ettiği, gazete adına kadar Bakan beye arz ediliyor.
Ali amca, son dakikada da olsa ayak üzeri Sayın Bakan ile görüşmenin mutluluğunu yaşarken, salondan üzgün ayrılan bir isim var. Şefik Yılmaz Dizdar… Sadece bölgemizin değil, ülkemizin en ünlü iş insanlarından biri Sayın Dizdar… Taha Holding Yönetim Kurulu Başkanı, Safranbolu Kültür Turizm Vakfı Başkanı. Ülkemizin en ünlü giyim markalarından LC Waikiki’nin iki büyük ortağından biri. Forbes Dergisi’nin her yıl yayınladığı, ülkemizdeki zengin iş insanları sıralamasında ilk 20’de olan çok değerli bir hemşehrimiz. Fiili olarak açılan, resmi açılışı da önümüzdeki haftalarda yapılacak olan “Şefik Dizdar Meslek Yüksekokulu”nu Safranbolu’ya kazandıran hayırsever. Sadece okul değil, her alanda yardımsever, bölge ve ülke sevdalısı bir değerli büyüğümüz. Şirketlerinde 100 bin kişi çalıştıran, her yıl binlerce öğrenciye burs veren, yine her yıl okullar açıldığında bölgemizde on binlerce, ülke genelinde de milyonlarca öğrenciye sessiz sedasız, gösterişten uzak giyim yardımı yapan bir insan… Pandemi döneminin başlarında da, devletimize milyonlarca maskeyi gece gündüz şirketlerini çalıştırarak temin eden bir hayırsever… 80’li yaşlardaki Şefik Yılmaz Dizdar ağabeyimiz, “Milli Eğitim Bakanı’mızla birlikte iftar yapılacak” daveti ile iftar yeri olan Yenişehir Büyük Kulüp’e geliyor, orada kendisine bir yer gösteriliyor. İftarını yapıyor ve gidiyor. Ne Sayın Bakan, Şefik Yılmaz Dizdar’ı görüyor, ne de Sayın Dizdar Sayın Bakanı görüyor.
Peki ne olmalıydı. Madem, Şefik Yılmaz Dizdar ve Ali Baltacı gibi belli bir yaşın üzerinde Milli Eğitim alanı dahil birçok alanda yardımsever iki önemli ismi davet ettiniz. Yaptıkları hayır yatırımlarına ve yaşlarına hürmeten onları protokol masasına alamaz mıydınız? Sayın Bakana yakın bir yere oturtturup, sohbet imkanı yaratamaz mıydınız? Hatta, kendilerine birer plaket yaptırıp Sayın Bakan’a verdiremez miydiniz? Elbette yapabilirdiniz. Ama, artık geçti. Şefik amca ile dün akşam telefonda görüştüm. “Beni davet ettiler gittim, ama Sayın Bakanı göremeden oradan ayrıldım. Çok üzüldüm. Artık, bir yere gitmem” diyecek kadar üzüntülüydü. Çok eminiz ki, Sayın Bakanımız da bu durumu öğrendiğinde, Sayın Dizdar kadar üzülecektir.
Yine, o protokol masasında hem eğitim alanında kendi adını taşıyan okulu bulunan, şu anda da Karabük Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Mescier kardeşimiz neden yoktu? Bir başka masadaydı, o da ayrı bir konu. Bir son hatırlatma da, iftar yemeğinin yendiği Büyük Kulüp eskiden “İşçi Lokali” olarak uzun yıllar, Kardemir emekçilerinin bir araya geldiği çok önemli ve tarihi bir mekandır. 5 binin üzerinde işçiyi temsil eden Öz Çelik iş Sendikası’nın Şube Başkanı Kenan Yılmaz ve yönetimi de oradaydı. 8 Kasım’ın yıldönümü nedeniyle pandemi öncesi Kardemir’deki bir toplantıda da söylemiştim. Öz Çelik iş Sendikası, Karabük cemiyet hayatı için çok önemlidir. 8 Kasım şanlı direnişinin öncüsüdür. 5 bin çelik işçisinin temsilcisinin, Karabük protokolünde her zaman yeri olmalıdır.
İlgililerine, konunun muhataplarına en nazik biçimde “Lütfen biraz dikkat…!” diyerek hatırlatalım istedik.
05 Mayıs 2012 tarih ve 28283 sayılı Resmi Gazetede Yayınlanan protokol listesinde kimlerin hangi sıraya göre oturacağı yayımlanmıştır. Bu liste Valiliğimizin web sayfasında da mevcuttur. Şimdi tekrar baktım ülkemizin ilk 20ye giren zengin iş adamları yok göremedim!.