Geçtiğimiz hafta sonu Bartın’da oynanan Bartınspor-Polatlıspor maçının ardından üzücü olaylar yaşandı. Polislerin bir taraftarı diz çöktürüp yerde tekmelediklerini gören, Bartınlı gazeteci meslektaşımız Halil Tekin “Ne yapıyorsun sen hop! Ne yapıyorsun sen?” diye tepki gösterdi. Bu çirkin olayın hem görüntüleri, hem de Halil Tekin’in sesi net olarak duyuluyor. Görüntü aniden kapandığında, polislerin Halil Tekin’i yere yatırdıkları ve koluna ters kelepçe takılmak istendiği, bu sarıda Halil Tekin’in kaburgaları ve vücudunda darbeler olduğu belirtiliyor. Bununla ilgili görüntülerde olay yerinde bulunan, başka kişiler tarafından çekiliyor. Olayı biz duyunca, Halil Tekin kardeşimiz ile telefon bağlantısı yaparak BRTV ana haber bültenimizde haber yaptık. Bartın Valiliği’nin olay ile ilgili açıklamasına da aynı haber içinde yer verdik. Meslektaşımız Halil Tekin ile Bartınspor taraftarına geçmiş olsun diyoruz.
Bölgenin bir Türksat uydu kanalı olarak biz objektif biçimde haberi kamuoyuna yansıtırken, önceki gün Halil Tekin’in sosyal medya paylaşımındaki satırlar dikkatimi çekti. Çok halkı olarak, Bartın’daki meslektaşlarına şöyle sitem etti: “….Madem haber yapma cesareti gösteremediniz bari sosyal medyadaki hesaplarınızdan yanımda olduğunuzu belirtmiş olsaydınız. Bugün bana yarın size.”
Bartınspor taraftarının diz çöktürülüp, birkaç polis tarafından tekmelenmesine “Ne yapıyorsun sen hop! Ne yapıyorsun sen?” diyerek tepki göstermek, son derece insancıl bir davranıştır. Halil Tekin, orada tepki göstermeden olayları çekse, belki de polis dayağı yiyen taraftar çok daha acılar içinde kalacak, hatta Allah korusun istenmeyen daha vahim sonuçlar yaşanabilecekti. Aslında, Halil Tekin bu refleksi ile polise, yanlış bir uygulama yaptıklarını hatırlatıyor. Kendisine teşekkür edileceği yere, yere yatırılıp elindeki cep telefonunun alınmaya kalkışılması olacak iş değildir.
Önceki akşam, Emniyet Genel Müdürümüz, değerli dostumuz Mehmet Aktaş ile bir başka konuyu görüşürken, Bartın’daki bu nahoş olayın kendilerine intikal edip etmediğini sordum. Sayın Genel Müdürümüzün söylediği sözler, Türkiye Cumhuriyeti Emniyeti’nin en üst düzeydeki bürokratının olaylara bakış açısı bir gazeteci olarak bizi son derece mutlu etti. Genel Müdür Aktaş diyor ki, “Genç polis evlatlarımıza en güzel eğitimleri veriyoruz. Sürekli olarak hizmet içi eğitimlerde de amirleri kendilerine anlatıyorlar. Bu tür toplumsal olaylarda nasıl davranacaklarını aslında onlar biliyorlar. Bazen böyle münferit olaylar maalesef yaşanıyor ve bizi üzüyor. Bartın’da yaşanan olayın görüntülerini gördüm. Olay bize intikal eder etmez, gerekli soruşturmanın yapılması için Bartın’a müfettiş görevlendirdik. Bartın Valiliğimiz ve Emniyet Müdürlüğümüz de konu ile yakından ilgileniyor.”
Can ve mal güvenliğimizin teminatı, Emniyet teşkilatımızın en üst yetkilisi, yaşananlardan üzüntü duyduğunu, olayın her yönü ile araştırılıp gereğinin yapılacağını açıklaması son derece önemlidir. Ciddi bir Devlet adamı olan Emniyet Genel Müdürümüz Mehmet Aktaş’a bu yaklaşımı için teşekkür ediyoruz. Aslında, bu net yaklaşım bazı kesimler için de ders olması gerekmektedir. İllerde, ilçelerde, beldelerde yaşanan bu tür istenmeyen olayların saklanıp gizlenmesi, haber yapılmaması kimseye fayda sağlamaz. Ülkenin Emniyet Genel Müdürü, bu kadar net ifadelerle yaşananlardan üzüntü duyduğunu, gereğinin yapılacağını açıklarken Bartın’da olayın bazı kesimler tarafından örtbas edilmeye çalışılması çok üzücü ve düşündürücüdür. Hele hele, Gazeteci Halil Tekin’in siteminden öğrendiğimiz kadarı ile Bartın yerel basınının bir kesiminin bu olayı görmezden gelmesinin izah edilecek yanı asla yoktur. Amacımız, kardeş ilimiz Bartın’daki cefakar, başarılı meslektaşlarımız işlerini öğretmek değil, bir tespit yapmaktır. Bugün o olayı, yarın bir başka olayı örtbas edersek, kamu görevimizi, halkı aydınlatma görevimizi yapmamış oluruz.
Biz bu satırları yazarken, KBÜ Eğitim Araştırma Hastanesi’ne ağır yaralı olarak getirilen bir hanımefendinin, kolundaki bileziğin çalındığı yönünde bir bilgi aldık. Anında, muhabirlerimizi hastaneye gönderdik ve hem hastanede hem de adli makamlarda soruşturma başlayan olayı haber yaptık. Hastane Başhekimi ile Müdürü ve yönetimi çok yakın dostlarımız diye, olayı görmezden duymazdan gelmedik. Biz bunu haber yapalım ki, bir daha hastaneye ağır yaralı, koma halinde gelen hastaların değerli eşyaları kaybolmasın, böyle bir şey yapmayı şeytana uyup beyninden geçirenlere ders olsun diye bu haberi yapıyoruz.
Bartın’daki olayda aynı… Gazeteci Halil Tekin, yürekli davranıp görüntüleri bizlere ve ulusal basına ulaştırmasa, olay kapanıp gidecek, yapanın yanına kar kalacaktı. Bu arada, duyumlarıma göre, Halil Tekin’in başına gelen talihsiz olaya neden olay, diz çöktürülüp polis tarafından tekmelenen Bartınspor taraftarının şikayetçi olmadığı, ya da şikayetinden vaz geçtiği yönünde bilgiler aldım. O şahsın, şikayetçi olup olmamasının önemi artık kalmamış, görüntüler bizzat ülkemiz emniyetinin en üst noktasındaki Genel Müdürü tarafından bizzat görülmüştür. Yani olayın, gizlenecek, saklanacak, vatandaşa orantısız güç kullananları korumak-kollamak gibi bir eylem yapılamayacaktır. Vatandaş şikayetçi olmasa bile, “kamu davası” olarak dava devam edecektir.
Son olarak, gazetecilerin kullandıkları bir deyim vardır “Önce insanım, sonra gazeteci” şeklinde. İşte, bu olayda gazeteci Halil Tekin, yere yatırıp birkaç polis tarafından tekmelenen vatandaşı görünce tam da “Önce insanım” diyerek insani görevini yerine getirmiştir. Sevgili meslektaşımız Halil Tekin’e geçmiş olsun derken, kendisini de bu insani davranışı için kutluyor, bu tür istenmeyen olayların bölgemizde ve ülkemizde yaşanmamasını diliyoruz.