Anadolu Basınında gelenektir, illerinde ilçelerinde görev yapan Valiler, Kaymakamlar ya da bölgelerine önemli hizmetler yapan kumu görevlileri, bir başka ile ya da merkeze alındıklarında “……. nın ardından” şeklinde bir yazı kaleme alınır. Bu yazıların, neredeyse tamamına yakını ilden, ilçeden ayrılan kamu görevlisinin o ilde bıraktığı izler ile ilgilidir. Benim, yazım çok büyük üzüntü ile belirtiyorum ki, biraz tersi olacak. Çok güzel bir yazı yazmayı çok isterdim ama benim için yapmacık olurdu.
2018 yılının sonlarına doğru dönemin Karabük Valisi, şimdiki Gaziantep Valimiz, çok değerli dostumuz Kemal Çeber’i Karabük’ten Rize Valisi olarak uğurlamıştık. Yerine, Etimesgut Kaymakamlığı görevinden Karabük Valisi olarak Fuat Gürel Valimiz geldi. İlk günlerde, her gittiği etkinliğe basını davet eder, biz de hemen her akşam Sayın Valimizin faaliyetlerini BRTV haber bültenlerimizde yayınlardık. Aradan fazla uzun bir zaman geçmeden, muhabir ve kameraman arkadaşlarımız Sayın Valimizin konuşmasının bir bölümünde yanlış anlaşılabilecek bazı şeyler olduğunu belirterek, “şu bölümü kesin”, “bu bölümü yayınlamayın” şeklinde emirleri olduğunu belirttiler. Bir, iki, üç derken durum dikkatimi çekti.
19 Mayıs 2019 tarihinde, Sayın Valimiz ve eşi Özlem Aras Gürel hanımefendi, ilimizde 100 yaşındaki Nazire nineyi ziyarete gittiler. Ziyaret; Anadolu Ajansı, İhlas Haber Ajansı, Demirören Haber Ajansı ve BRTV kameraları karşısında gerçekleşirken Nazire Nine’ye “Devletimiz için de bir şeyler söyle Nazire teyze…” denilince gündemdeki İstanbul Büyükşehir Belediye seçimlerinin iptal edilmesinden ve yeniden seçime gidildiği süreçten etkilenen Nazire Nine “Devletimiz olmayınca biz olur muyuz? Allah Devletimize de çok versin hayırlısını versin. Güzel olacak diyeni versin, her şey güzel olacak diyor İmamoğlu?” şeklinde sözler söyleyince geldiği günden bu yana, haberlerin şurasını kesin, burasını makaslayın demeye alışmış Sayın Vali ve Valinin ekibi Nazire nine ziyaretinin bir gazeteci için en can alıcı yerinin yayınlanmaması emrini vermiş. Emir, ajanslara verildiği gibi BRTV’ye de verilmiş. Konu haber Müdürümüz tarafından bana iletildi. Görüntüleri izledim. “Ne günlere kaldık” diyerek üzüntümü belirterek, “Bu memlekette basından sansürün kaldırılışının 111. Yılındayız, her yıl 24 Temmuz’da Türk basınından sansürün kaldırılışının yıldönümünü Basın Bayramı olarak kutlarız” dedim. Nazire Nine’nin evinde 4 kurumun kameraları karşısında yaşanan bu diyaloğunun görüntülerini BRTV’nin o dönemdeki Youtube sayfasında yer aldı. Ulusal basındaki dostlarımız, BRTV’nin herkese açık youtube sayfasından görüntüleri aldılar. Birçok televizyon kanalı, haber sitesi ve özellikle sosyal medyada günlerce gündem oldu. Valinin ekipleri görüntülerin sanki gizli çekimmiş gibi hangi kameradan yapıldığını araştırmaya başladılar. Tek tek, Nazire ninenin evindeki açılar araştırıldı ve sonunda “Bulduk, BRTV” diye sevindiler. Biz o günden sonra, Sayın Valimizin ve ekibinin gözünde adeta hain olduk. Karabük’e 40 yıldır emek veren sadece Karabük’ün değil, Batı Karadeniz coğrafyasının sesini Dünyaya duyuran bir gazeteci ilin valisi ve etrafındaki ekip tarafından sevilmeyen, istenmeyen gazeteci konuma düştük. Aradan, aylar geçtikten sonra Sayın Valimiz ile bu konuyu konuştuk. “Ben hata yaptım” dedi Sayın Vali.. “100 yaşındaki bir ninenin söylediği sözleri yayınlamayın, o bölümü makaslayın demesem daha iyiymiş.” dedi. Sayın Valimizin sansür hatasını kabul etmesi bizi mutlu etmişti.
Artık, her şey normale döner diye düşünürken, birçok konuda Sayın Valimiz ile ters düştük. Nedir bunlar kısa kısa özetlemeye çalışıyım hiç değilse arşivlerde kalsın.
TÜRKER İNANOĞLU İLEŞİTİM FAKÜLTESİ: Türker İnanoğlu’na okul yaptırması için depreme dayanıksız raporu olan Safranbolu Kaymakamlık binası yer olarak gösterildi. Bunun için dönemin ilgilileri ile Türker İnanoğlu arasında protokol yapıldı. Türker İnanoğlu, inşaata bir türlü başlayamayınca, bunun nedeni olarak Karabük’e yeni gelen Vali Fuat Gürel’in devletteki devamlılık esasına ve protokole rağmen söz konusu yeri vermemesi gösterildi. Sayın Valimiz ile görüştüğümüzde, “Biz o yeri vermekten vaz geçtik, Türker bey başka bir yere yapsın okul yapacaksa” dedi. Bizzat, dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya giderek, durumu anlattım ve Sayın Bakan, merkeze giden Sayın Valimizi arayarak “Konuyu ben biliyorum. O binayı boşaltın.” dedikten sonra sorun çözümlendi. Bugün, Safranbolu’da herkesin gıpta ile baktığı TÜRKER İNANOĞLU İLETİŞİM FAKÜLTESİ binası, konuyu biz Sayın Bakana bizzat iletmemiş olsaydık, yapılmamış olacaktı.
1000 KİŞİLİK YURT BİNASI…
İlimizin Soğuksu bölgesinde, 12 katlı 1000 öğrenci kapasiteli yurt binası yıllarca atıl bekledi. Bir gün, Karabük eski milletvekili Mustafa Eren ve Kazakistan’da turizmci Sami Kavak ile Karabük’ten Yenice yönüne giderken Sami Kavak “Bu bina ne böyle, her seferinde dikkatimi çekiyor, yıllardır boş duruyor” dedi. Sayın Valimiz Fuat Gürel’i aradım, Sami Kavak dostumuzun bana sorduğu soruyu Sayın Valimize sordum. Sayın Vali şöyle dedi: “Benden önce yapılmış, neden yapılmış, kim yapmış bilgim yok. Oraya yurt binası olmaz…” Araçta bulunan, üçümüzde üzülmüştük. Konuyu kafaya taktım. Günlerce haberler yaptım. Cumhurbaşkanlığı ve ilgili bakanlara haberlerimizi ilettim, yazışmalar yaptım. Nihayet bir gün, Malatya Milletvekili AK Parti Genel Merkez yöneticisi Sayın Öznur Çalık beni aradı. “Mehmet bey sizi Sayın Cumhurbaşkanımızın selam ve sevgileri arıyorum. Karabük’ün sorunlarını konuşalım” dedi. Bu yurt binası ve birkaç önemli konuyu anlattım. Öznur Çalık hanım ile görüşmemizden yaklaşık yarım saat sonra, telefonum çaldı. Karşıdaki ses “Ben TOKİ Başkan Yardımcısı Ayhan Karaca” dedi. Ve, devam etti. “Karabük’teki bizim binayı Sayın Cumhurbaşkanımıza iletmişsiniz, konuyu ben yakından biliyorum. Allah sizden razı olsun. Orası çok güzel bir bina, yıllardır boş durmasına bizde üzülüyorduk. Artık, sorun çözümlenir” dedi. Çok kısa bir süre içinde Sayın Valinin, orası yurt binası olmaz dediği ve yıllarca atıl kalan o dev bina TOKİ tarafından Gençlik ve Spor Bakanlığı’na jet hızı ile devir edildi. Söz konusu bina günümüzde, 1000 kapasiteli kız öğrenci yurdu olarak kullanılıyor.
SORGUN YAYLASINDAKİ ELEKTRİKSİZ KÖYLÜLER…
Sayın Valimiz, Keltepe Kayak merkezine kış aylarında gidip, sosyal medyasında ve Valiliğin facebook sayfasında oradan fotoğraf paylaşmayı çok severdi. Biz de, yaz aylarında Keltepe Kayak merkezinin alt kısmındaki Sorgun Yaylasına gider orada geceleri zifiri karanlıkta kalan köylülerle sohbet eder, röportajlar yayınlardık. Köylüler, “Biz burada büyükbaş hayvan besliyor, süt, peynir üreterek ekonomiye katkı sağlıyoruz. 1.5 km. yakınımızda Keltepe Kayak merkezine milyonlar harcandı, yaylamıza 100-200 bin Tl’lik bir elektrik hattı çekilemez mi?” diye konuşunca, biz de konunun üzerine gittik. Sayın Vali bize yine kızdı. Halbuki, biz zifiri karanlıkta kalan üretici köylülerimizin sorunlarını gündeme getirmiştik.
DOĞRULARI YAZDI DİYE ESKİ HABER MÜDÜRÜMÜZ NEZARETİ BOYLADI..
BRTV eski haber müdürümüz Şükrü Gökkaya, Sayın Valimizi çok önemli bir konuda uyarıcı bir sosyal medya paylaşımında bulundu. Konu son derece ciddi ve vahim bir konuydu. Bir kır pidecisine verilen silah ruhsatı, kır pidecisinin bir başka esnafa ödeme yapması için Valilik özel kalemi tarafından gönderilmesi konusuydu. Şükrü’nün yazdığı konu tamamen doğru olduğu gibi, Sayın Valimize ‘özel kaleminiz sizin adınıza çok kötü işler yapıyor’ anlamında bir gazetecilik refleksi ile yapılmış bir paylaşımdı. 6 Mayıs Cuma akşamı saat 17.29’da Şükrü Gökkaya polis tarafından telefonla arandı. Aynı akşam, 20.30 civarında evinden alınarak Emniyet Müdürlüğü’nün nezarethanesine konuldu. Şükrü, polisin kendisini evden almak için geldiği anda beni aradı. Amaç muhtemelen, Cuma akşamından alınıp, Pazartesi güne kadar Şükrü Gökkaya’yı nezarette tutmaktı. O akşam, Karabük dışındaki önemli üst düzey yetkililer ile bizzat görüşerek, saat 23.00 dolayında tamamen haksız bir biçimde nezarete tıkılan Şükrü kardeşimizin serbest bırakılmasını sağladık. Cumartesi günü de, hem köşe yazımızda hem de BRTV’de yazdığımız bir yazıda olayı anlattık ve Şükrü Gökkaya’nın yapılacak bir idari soruşturmada “tanık” olarak dinlenmesi gerektiğini ilgililere anlattık. Pazartesi günü süratle idari soruşturma başladı, Şükrü Gökkaya “tanık” olarak dinlendi, bilgisine başvuruldu.
BULAK KAVŞAĞI’NDAKİ 2 KİŞİNİN ÖLDÜĞÜ ELİM TRAFİK KAZASI…
Sayın Valimiz, ilimizde kaldığı süre içinde talihsiz bazı olaylar da yaşadı. Günlerce, aylarca “Bulak Kavşağı’ndaki sinyalizasyon gece 24.00’den sonra çalışmıyor, Karabük-Safranbolu karayolu gece geç saatlere kadar çok yoğun, burada vahim kazalar olabilir” şeklinde defalarca yaptığımız yayınlar ve uyarılar dikkate alınmamıştı. Bir gece, 01.30 sıralarında Bulak Kavşağı’nda yine sinyalizasyonun çalışmadığı ve pavyon ışıkları gibi yanıp söndüğü bir anda feci bir kaza oldu. Kazaya karışan ve aşırı süratli olduğu belirtilen aracın sürücüsünün Sayın Valimiz Fuat Gürel’in oğlu olduğu ortaya çıktı. Diğer araçta ilimizin çok saygın emekli bir öğretmeni ile eşi feci şekilde hayatlarını kaybetti. Bu kaza da, Karabük tarihine son derece üzücü, dramatik ve geride birçok soru işareti bırakarak geçti.
BİR ARA EMNİYET SÜREKLİ KİMLİK SORDU?
Sayın Valimiz ile diyalog eksikliğimiz, bizim bazı konularda belki de fazlaca cesur olmamız nedeni ile bir dönem Karabük il sınırları içinde sürekli polis denetimine tabi tutulduk. Sırrı Tuğ adlı emekli olup giden Emniyet Müdürü döneminde, bir gece BRTV’den evimize giderken evimizin 500-600 metre yakınlarında polis ekipleri tarafından durdurulduk. Rutin kontrol gibi gözüken olayın, bambaşka boyutlara ulaştığı ve kontrol yerinde yarım saate yakın tutulunca, dönemin Emniyet Genel Müdürü şimdiki İçişleri Bakan yardımcımız Sayın Mehmet Aktaş’ı gecenin geç saatlerinde aramak zorunda kaldık. Uygulamanın sona erdiği anonsları ile biz de evimize gidebildik.
VALİLİK LOJMANINA SINIR, TAPU KADARSRO BİNASI İNŞAATI..
Sayın Valimizin bize kızdığı haberlerimizden biri de, hemen konutuna bitişik göreve başladığından buyana 5 yıldır şehrin göbeğinde METEOR ÇUKURU gibi duran Tapu Kadastro Binası temeli haberimizdi. Defalarca bu haberi yaptık. Bir kez olsun açıklama yapmadı.
ESENTEPE’DE DOĞALGAZ PATLAMASI Sayın Valimiz Fuat Gürel ile talihsiz iletişimimiz son günlere kadar devam etti. Benim bir sosyal medya paylaşımımın altına, Almanya’da yaşamını sürdüren Ramazan Sarıipek adlı bir vatandaşımız yorum yazmış. Valilik makamı, bu yorumdan rahatsız olmuş. Halbuki son derece nazik bir yorum ve kimseyi rencide edici bir tarafı yok. Ramazan Sarıipek’in Türkiye’de öğretmen olan kardeşine ulaşılmış ve ağabeyinin bu yorumu silmesi istenmiş. Ramazan Sarıipek’te yorumu silip bizi haberdar edince, biz de 10 ay önce doğalgaz patlaması olan ve 2. Dünya savaşından kalmış bir harabeyi andıran binanın önünde haber yaptık. “Yorumu sildirmek kolay, önemli olan bu patlamanın ardından buradaki çirkinliği ortadan kaldırabilmek” dedik.
3 NİSAN İFTARINDA KARABÜK BASINI YOKTU..
Önceki yıl; Karabük Demir Çelik Fabrikalarının temelinin atıldığı tarih olan 3 Nisan’da, Vali Fuat Gürel olmak üzere Karabük’ten her kesimin davet edildiği bir 3 Nisan iftarı düzenlendi. Eksik olan bir tek Karabük basınıydı. Biz de geçtiğimiz 3 Nisan’da Karabük Basınındaki arkadaşlarımız ile Karabük’te yaklaşık 400 kişilik 3 Nisan iftarı verdik. Veda mesajında her kesime teşekkür edip, veda ederken Karabük basınının adını anmayan Vali Gürel’i kızdıran haberlerden biri de İHA tarafından yapılmıştı. Bölge Trafik İstasyonunda bir bayram arifesinde trafik ve genel denetlemeye katılan Sayın Valimize, eğitimli polis köpeği saldırdı. İHA bunu haber yapınca, çok sinirlendi. Sayın Valimiz de, gittiği yerlere basını getirmemeye başladı. Büyük ölçüde de, görev süresinin sonuna kadar mümkün olduğunca basından uzak durmayı tercih etti.
Sayın Valimiz, bazı olaylar için ilgililerden ve kamuoyundan özür dilemek zorunda kaldığı haberlere de zaman zaman muhatap oldu. Safranbolu’da bisikleti ile şehrin göbeğinde yağmurlu bir havada 13 yaşındaki bir çocuğa yapılan polis şiddeti haberlerinin ardından Valilik Makamı çocuktan, ailesinden özür dilemek zorunda kalmıştı.
Sayın Valimiz ile ilgili, ilimizde görev yaptığı süre içinde Devletimizin ilimizdeki en yetkili temsilcisi olması ve Devlet adamlığı sıfatı nedeniyle hiçbir zaman saygıda kusur etmedik. Bir gazeteci olarak kamu görevi yaptığımız bilinci içinde hareket ederek, her türlü eleştirilerimizi de hem yasalar çerçevesinde, hem de gazetecilik ahlakına uygun biçimde yapmaya gayret ettik. Sayın Valimiz ilimizde yaklaşık 5 yıl görev yaptı. İlimiz ve ilçelerimize elbette emekleri, hizmetleri olmuştur. Yaptığı hizmetler için kendilerine teşekkür ediyorum. Ailesi ile birlikte sağlıklı, uzun ömür diliyorum.
Peki diyebilirsiniz ki, bütün bunları Sayın Vali görev başında iken neden yazmadın. Bütün bunları, görev başında iken yazdım ve BRTV’de yayınladım. Üstte yazdıklarım sadece kamuoyuna hatırlatma ve arşivlerde kalması için yazılmıştır.
Toplumsal gelişmeleri bize aktaran bu mana da madd ve manevi çaba harcayan gazete ve çalışanlarının, haber yapmasının engellenmesi kamu yararı açısından önemlidir. Doğru haberin arkasında durup, hür basının kitapta kalmaması için gerçekten çaba veren gazetici olarak Sayın Çetinkaya yı tebrik ediyorum.