Türkiye’de başta Kazdağları’nda ve birçok bölgede doğal olarak yetiştiği bilinen, altın sarısı renginde çiçek açan, çalı formundaki çok dallı bir bitki olan, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yürütülen Tıbbi ve Aromatik Bitkileri Geliştirme Projesi kapsamında desteklenen kantaron, Karabük‘ün Safranbolu ilçesinde hasat edildi.
Mimarisi, şehir hayatı ve kültürünü yansıtması dolayısıyla bir Osmanlı kenti olan UNESCO Dünya Mirası Listesindeki Safranbolu ilçesine bağlı Yazı köyü Çay Mahallesi’nde çiftçi Ali Alp’in arazisinde geçen yıl ekilen 3 bin sarı kantaron bitkisinin hasadına dua edilerek, başlandı.
Osmanlı ordusu tarafından kılıç darbeleriyle meydana gelen yaralara müdahale için savaşlarda “ilk yardım” amacıyla bulundurulan kantaronun açtığı altın sarısı çiçekler, adeta görenleri büyülüyor. Kullanımı Antik çağlara kadar dayanan, halk arasında “kılıç”, “kan”, “yara” otları olarak da bilinen, deri lezyonları ve birçok hastalığın tedavisinde aktarlar tarafından önerilen sarı kantaron, çay ve yağ olarak tüketiliyor.
“Bölgemize adaptasyonu son derece uygun bir bitki”
İl Tarım ve Orman Müdürü Çetin Ayvalık, şimdiye kadar doğada kendiliğinden yetişen sarı kantaronun bölgede endemik bir tür olduğunu belirtti. Kontrol altında yetiştirmeye karar verdikleri kantaron ile ilgili bakanlığa bir proje sunduklarını ve kabul gördüğünü, bu bağlamda geçen yıl bu aylarda fideleri diktiklerini anlatan Ayvalık, “Şimdi bunu hasat etmenin mutluluğu içerisindeyiz. Bölgemize adaptasyonu son derece uygun bir bitki. Sarı kantaron halk hekimliğinin ana unsurlarından birisi. Hemen hemen her hastalıkta kullanılabilen ürün grubu. Bizler de bunun geliştirilmesini istiyoruz. Bakanlığımız kantaronun yanında ada çayı, safran ve lavantaya da destek veriyor. Kantaron ve ada çayına desteklerimiz yüze 100 hibe şeklinde devam ediyor. Yetiştirmek isteyenler bize talepte bulunursa yetiştirmelerinde destek oluruz.” diye konuştu.
Sarı kantaronun çiçeklenmeyi mayıs sonu haziran başı gibi yaptığını vurgulayan Ayvalık, “Haziran 15 gibi artık pik seviyeye gelir. Bu dönemler biraz daha tohuma yakın olan dönemler. Artık toplayabileceğimiz dönemler. Bu tarlamızda da tohum partikülleri oluşmaya başlamış. Hem tohumu hem taç yaprakları hem tomurcukları hem de yaprakları tamamen değerlendirilebilen bir üründür. Biz bu ürünü yöremize tavsiye ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
Annesini, babasını ve kayınpederini üst üste kanserden kaybeden ve bu nedenle kendini 30 yıl önce şifalı bitkilere vererek aktarlık da yapmaya başlayan Ali Alp ise sarı kantaronun çok faydalı bir bitki olduğunu belirterek, nerelerde ve nasıl kullanıldığını anlattı. Ali Alp’in eşi Mukaddes Alp de bitkinin ekimi ve bakımının çok zor olduğunu kaydetti.
Bitkiyi dua okuyarak toplamaya başladıklarını belirten Alp, insanlara derman vermesi için dua ettiğini, toplanmasının kendilerinden, dermanın ise Allah’tan olduğunu söyledi. Oğlu Hasan Alp de babasıyla şifalı bitkiler üzerine çalışmalar yaptığını, devlet desteğiyle kantaron yetiştirdiklerini, bu bitkinin insanlara şifa olacağını, yetiştiriciliğinin de her geçen yıl artacağına inandıklarını vurguladı.