Dün akşam, Cumhuriyet Kenti Karabük ilimizde üzücü bir olay yaşandı. BRTV’de uzun yıllar muhabirlik yapan, ardından da Haber Müdürlüğü görevinde de bulunan çok uzun yıllar birlikte çalıştığımız Şükrü Gökkaya kardeşimiz, sosyal medyasında yazdığı sonradan da bazı dostlarının ricası üzerine sildiği bir yazı nedeni ile gözaltına alındı.
Şimdi bu olayı, gazeteciliğin temel kurula olan 5 N, 1 K kuralı ile kamuoyunun anlayacağı şekilde yazmak istiyorum. Aslında, yazının girişindeki ilk satırlarda bile yılların alışkanlığı ile 5 N, 1 K kuralı ile giriş yaptığımı fark ettim. Şimdi, gazeteciliğin bu kuralı ile olayı anlatmaya, kamuoyunu aydınlatmaya çalışayım.
NE OLDU?
BRTV eski Haber Müdürümüz, şu anda da ilimizde aktif olarak yerel gazetecilik yapmayan Şükrü Gökkaya kardeşimiz, sosyal medya hesabından yazı yazdı.
NE ZAMAN?
Perşembe gecesi sosyal medya hesabı olan Facebook sayfasında bir paylaşımda bulundu. Cuma günü öğle saatlerinde de bazı dostlarının ricası üzerine paylaşımı yayından kaldırdı, sildi. Saat 17.28’de Karabük Emniyet Müdürlüğü’nden polisler kendisini arayarak, bir konu için Emniyet Müdürlüğü’ne gelmesi gerektiğini bildirdiler. Şükrü kardeşimizde, bir arkadaşı ile Ankara’ya yola çıkmak üzere olduklarını, yarın öğle saatlerine kadar döneceklerini belirterek “yarın gelsem olur mu?” diye sordu. Şükrü Gökkaya, Ankara’ya gitmekten vaz geçti. Saat, 20 civarında evinin zili uzun uzun çaldı. Kapıyı açtığında karşısında polis vardı.
NEREDE?
Olay, Cumhuriyet Kenti Karabük’te yaşandı. Yaklaşık 20 yılı BRTV’de olmak üzere, ilimizde 30 yıla yakın bir süredir Gazetecilik yapan Şükrü Gökkaya, sosyal medya hesabında yazdığı bir yazı nedeni ile evinden alınarak Karabük İl Emniyet Müdürlüğü binasına getirildi.
NASIL OLDU?
30 yıllık deneyimli gazeteci Şükrü Gökkaya, ilimizde konuşulan, bir kır pidecisine taşıma silah ruhsatı verilmesi ve Valilik Makamı’ndaki görevli memurlardan biri tarafından ilimizde, reklamcılık işleri ile iştigal eden bir firmanın sahibine gönderildiğini ve kendisine 7.500 lira civarında, Valiliğin bir borcu olduğunu bunu ödedikten sonra kendisine ruhsatın verileceği yönünde, kamuoyunda dilden dile konuşulan bir iddiayı sosyal medya hesabında yazdı. Bu olayın doğru olup olmadığını sordu.
NEDEN?
Şükrü Gökkaya, yılların verdiği araştırmacı gazetecilik alışkanlığı ile halk arasında yaygın biçimde konuşulan, ve bir “kır pidecisi” ile “reklamcı” nın ve Valilik makamındaki bir görevlinin adının geçtiği konuyu sorgulamak amacı ile böyle bir paylaşımda bulundu. Ertesi gün, sabah saatlerinden itibaren, arkadaşlarının-dostlarının ricası ile yazıyı da sosyal medya hesabından kaldırdı, sildi.
KİM?
Peki olayda adı geçenler kim, kimler? Halk arasında konuşulan bir konu olduğu için, kamu yararı gözeterek ve Devletin önemli makamı olan Valilik makamındaki Sayın Valimizin böyle bir olaydan asla haberi olmayacağını, böyle bir olay yaşandıysa alt kademelerindeki kişilerin basiretsizliği yüzünden yaşanmış olabileceğini düşünerek, silah ruhsatı verildiği öne sürülen “kır pidecisi” ile Valiliğe iş yaptığı, bu işin karşılığında da silah ruhsatı alacak olan kişinin, “reklamcı”ya giderek ödeme yapması konusunu gündeme getirdi. Olayda adı geçen kişileri toparlayalım, yazıyı yazan Gazeteci Şükrü Gökkaya, silah ruhsatı aldığı öne sürülen “kır pidecisi”, kır pidecisinin ödeme yap diye gönderildiği “reklamcı” Olayın üç ana kahramanı bunlar. Gazetecinin yapmak istediği ne, böyle bir olay var mı, yok mu? diye sorgulamak.
GELELİM SONUÇ BÖLÜMÜNE….
Olayı, gazeteciliğin 5 N 1 K kuralına göre, kamuoyunu bilgilendirme adına yazmaya çalıştık. Halk arasındaki dedikodudan da kaynaklansa, ortada bir dizi iddialar var. Kır Pidesi işi ile iştigal eden bir esnafa, Karabük Valiliği tarafından silah ruhsatı verildiği öne sürülüyor. Verilebilir mi, elbette verilebilir. Bu, Sayın Valimizin ve devletimizin ilgili organlarının takdirindedir. Fakat, bu “kır pidecisi”nden resmi harçlar vs. tahsilatları yapıldıktan sonra, sen git şuraya Valiliğimiz adına bir ödeme yap denildiyse “sıkıntı” işte burada başlıyor. Maden silah ruhsatından bir bağış alınacak ki alınabilir. Bir dernek, vakıf vs. adına bir bağış makbuzu kesilir, kır pidecisi bağışta bulunabilir. Daha sonrada, reklamcıya Valiliğin her ne borcu varsa illa bu paradan ödenecekse ödenir.
Bu olayı eminim ki, Sayın Valimiz Şükrü Gökkaya’nın yaptığı bu sosyal medya paylaşımı ile duymuştur. 40 yıllık gazetecilik deneyimlerimize göre, Şükrü Gökkaya bizce “böyle bir iddia var, doğru mudur?” şeklindeki iddiaları nedeniyle, yapılabilecek bir idari soruşturma da tanık konumunda olabilirdi. Bu idari soruşturma sonunda, “Valilikteki memur”, “kır pidecisi” ve “reklamcı” arasında böyle bir diyalog yaşanmış ise Şükrü kardeşimize teşekkür bile edilebilirdi.
Adli soruşturma boyutuna gelince; Anayasamızın 2. Maddesi “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir Hukuk Devletidir.” der. Biz de, gazetecilik yaptığımız 40 yıllık dönemde her zaman, hukukun üstünlüğüne inanmış, Türk adaletine güvenmiş bir gazeteci olarak adaletin yerini bulacağına olan inancımızı her zaman koruduk ve korumaya da devam ediyoruz.
Biz; araştırmacı gazeteciliğin demokrasinin güvencesi olduğunu düşünenlerdeniz. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Gazeteciler gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini, samimiyetle yazmalıdırlar!” sözlerini de her zaman kendimize ilke edinmişizdir. Dün, akşam ilimizden yaşanan bu olayı da, “deve kuşu” gibi kafamızı kuma gömerek, duyarsız kalacağımıza haberimizi de yapar, konu ile ilgili düşüncelerimizi de kamuoyu ile paylaşırız. Nokta.