ARI KOVANINA ÇOMAK..!
Yaklaşık iki hafta önce, Safranbolu Kültür Turizm Vakfı Başkanı , ünlü İş İnsanı Şefik Dizdar büyüğümüz ile yaptığımız röportajın ardından çay içip sohbet ederken, Almanya’dan bir telefon geldi. “Mehmet bey, yakın akrabam olan Hasan Altınkaya’nın torunlarını, Alman Gençlik Dairesi aileden aldı, bu çocukları bir süre yurtta tuttuktan sonra, Hristayan, Katolik ailelere veriyorlar. Minik yavrularımızı kurtarın ne olur” diyordu karşıdaki dostum… Buna benzer olaylar duymuş ama konu hakkında detaylı bilgi sahibi değildim. Gerekli bilgileri aldıktan sonra, konu ile ilgili bilgi notunu, Dış İşleri Bakanlığımıza ulaştırdım.
Konu özetle şuydu. Almanya’nın Köln şehri yakınlarındaki Dormagen kasabasında yaşayan, Berna ve Sertan Altınkaya çiftinin çocukları Kuzey Davut ile Yakup Cemal, evlerinin salonunda oynarken, 1.5 yaşındaki Yakup Cemal, koltuktan masaya çıkıyor ve masadan da yere düşüyor. Aile çocuklarını doktora götürüyor. Yapılan muayene ve tetkiklerde, minik bebeğin kolunda morluk ve kırık tespit ediliyor. Bize iletilenlere göre, hastanede doktorlar “aile içi şiddet olabilir” şeklinde bir rapor hazırlıyorlar. Bu rapor üzerine, Alman Gençlik Dairesi her iki çocuğu da aileden uzaklaştırarak, bir çocuk yuvasına alıyor.
Bize ulaşan dostumuzun endişesi, bu çocukların bir süre sonra bu yuvadan, Hristiyan ya da Katolik koruyucu ailelere verilip, çocukların artık aileden tamamen koparılacağı endişesiydi. Biz haberimizi yayınladık. Bizzat da, konuyu Dış İşleri Bakanlığımıza ilettik. Türksat Uydusu, Digitürk Platformu ve çeşitli dijital ortamlardan bütün Dünyada izlenebilen BRTV yayınları, Almanya başta olmak üzere Avrupa’da büyük yankı uyandırdı.
Son on gündür hemen her sabah, gözü yaşlı bir annenin Almanya’dan, Avusturya’dan telefonu ile uyandım. Bana ulaşan gözü yaşlı anneler, kendi çocuklarının da Alman Gençlik Dairesi tarafından ellerinden alındığını, Alman, Polonya Asıllı Alman, Hristiyan ya da Katolik ailelere verildiğini belirtiyorlar. Çocuklarının kendilerine verilmesini, kendilerine verilmemesi halinde bile Türk ve Müslüman ailelere verilmesi talebinde bulunuyorlardı. BRTV’de son on günden bu yana hemen her gün bir gözü yaşlı annenin haberini duyurduk. Konu ile ilgili, Zafer Acar ile “Gündem Özel” programı yaparak yaklaşık 1.5 saat boyunca konuyu ele aldık. Yayınlarımız Avrupa genelinde büyük yankı uyandırırken, Türk basınında da geniş yer buldu. Bazı gazeteler manşetlerinden, televizyon kanalları da çeşitli programlarında bu dramatik durumu gündeme getirdiler, getirmeye devam ediyorlar.
TÜRK ALMAN DOSTLUĞUNU HEP SAVUNDUM
Yaklaşık 30 yıldan bu yana Dünyanın çeşitli ülkelerini gezerim. BRTV yayınlarının Türksat’tan yayın yapmaya başladığı 7 yıldan bu yana da, hemen her fırsatta ortalama 2-3 ayda bir Almanya’ya, Avrupa ülkelerine giderim. Türkler ile Almanların genelde uyum içinde yaşadıklarına her seferinde bizzat tanıklık etmişimdir. Elbette, başta Türkler olmak üzere, ülkelerinde yaşayan yabancılara karşı bazı ırkçılık hareketleri uzun yıllardan bu yana sürmekte, İslamofobi (İslam Düşmanlığı) zaman zaman doruk notlara ulaşmakta, ama bütün bunlara rağmen Avrupa’da yaşayan milyonlarca Türk bulundukları ülkelere iş gücü, sermaye birikimleri ile katkı sağlamaktadırlar.
Son yıllarda, başta Türk-Müslüman çocukları olmak üzere, ülkelerindeki yabancıların çocuklarının çeşitli yasalar gerekçe gösterilerek, ailelerinden koparılması, korucuyu aile adı altında Hristiyan, Katolik ailelere verilmesi olaylarındaki ciddi artış, bu rakamların binler, on binler ile ifade ediliyor olması, Avrupa’da yaşayan Türk ve Müslümanlar tarafından büyük bir endişe kaynağı oluşturuyor.
MUTLAKA BİR ÇÖZÜM YOLU BULUNMALIDIR…
Bundan 57 yıl önce Türkiye’den Almanya ağırlıklı, Avrupa ülkelerine başlayan iş göçü nedeni ile on binlerce, yüz binlerce insanımız Avrupa’nın çeşitli ülkelerine yerleşmişler. Oraları ikinci vatanları olarak kabul etmişler. Kültürlerini, dillerini öğrenmişler ancak Müslümanlıklarından, örf adetlerinden, dillerinden asla kopmamışlardır. Son yıllarda, bir çok Türk; özellikle de yeni doğanların hemen hemen tamamı Alman vatandaşı olmuş, artık orada Türk kökenli Alman vatandaşı olarak anılmaya başlamışlardır. Böyle olmasına rağmen, hemen hemen her Türk ailesi, dinine, diline, vatanına, milletine, bayrağına bağlı kalmış, yeni yetişen nesillere de ana dilleri olan Türkçe başta olmak üzere, dinini, Türk örf ve adetlerini öğretmişlerdir. Bütün bunlar ortada iken, Alman Gençlik Dairelerinin sudan bahaneler ile, Türk çocuklarını, minicik bebekleri ailelerinden kopararak, koruyucu aile adı altında Hristiyan ve Katolik ailelere vermeleri asla kabul edilebilir bir durum değildir.
Güçlü ülke Türkiye Cumhuriyetinin bu konuda yapacağı bir şeyler olmalıdır. Başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkeleri ile bu konudaki, en üst düzeyde görüşmeler yapılmalı, Avrupa ülkelerinde yaşayan Türk aileler, son yıllarda artış gösteren bu sinsi tehlikeye karşı eğitilmelidir. Hatta, nasıl bu ülkelere çok uzun yıllardır Din adamları, imamlar gönderiliyorsa, sosyal hizmet uzmanları da etkin biçimde gönderilmeli, o ülkelerde yaşayan Türkler arasından yetişen Sosyal Hizmet uzmanları, Türk ailelere profesyonel biçimde yardımcı olmalıdır. Biz, Batı Karadeniz Bölgesinde yayın yapan bir Türksat uydu kanalı olarak, son iki haftadan bu yana bu konuda ciddi yayınlar yaptık ve Avrupa’nın her yerinden, bir çok mağdur aile bize ulaştı.
Zonguldaklı hemşehrilerimiz Altınkaya ailesinin 1.5 ve 4 yaşındaki çocukları için başlattığımız mücadele ile belli ki, arı kovanına belki de bilmeyerek çomak sokmuşuz. Bir Anadolu televizyonu olarak bizim gücümüz bu kadarına yetti. Hatta, boyumuzu, cüssemizi, hatta belki de haddimizi de aşarak iki haftadır ısrarla bu konuyu gündemde tuttuk. Türk-Alman, Türk-Avrupa dostluğuna da zarar vermeden, her konuşmamızın başında bu dostluğu savunduğumuzu belirterek, bu önemli konuda yayıncılık hizmetini yaptığımıza inanıyoruz. Bundan sonra, sorun artık Türkiye Cumhuriyeti Devletinde ve devletimizi yönetenlerde… Avrupa’dan yükselen bu feryatlara bırakın Türk ve müslümün olmayı, insan olan herkesin duyarlı olması gerekir diye düşünüyor, mağdur tüm ailelerimize geçmiş olsun dileklerimizi ileterek, minik yavrularına kavuşmalarını temenni ediyoruz.
