Bir konu uzadığında ya da oradan oraya sürüncemeye bırakıldığında “Bu işin suyu çıktı”, “Bu işin cılkı çıktı” şeklinde deyimler kullanırız. Bu sabah, tam bu deyime uygun bir olay yaşadım. İşin suyu nasıl çıkmış, bu konuya tekrar döneriz de konu ile ilgili olduğu için Safranbolu şehir mezarlığında, kimilerine göre “foseptik çukuru” birçok resmi kayıtta geçtiği üzere “kaçak kazı” iddiaları ile ilgili gelişmeler nasıl yaşandı. Bunları özetlemek istiyorum.
27 Şubat Cumartesi günü BRTV’deki odamda, Genel Müdürümüz Zafer Acar ile sohbet ediyorduk. Telefonum çaldı. Bayram Kocabayır adlı bir vatandaş “Mehmet bey, ağabeyim Erdoğan Kocabayır vefat etti. Saatlerdir Safranbolu mezarlığında cenazemizi defnedemedik. Allah, aşkını bir kameraman gönderin bu rezaleti duyursunlar” dedi. Kameramanımızı, olay yerine yönlendirdik. Bu arada, olayın nereden kaynaklandığını araştırmak için birkaç telefon görüşmesi yaptık. Belediye Başkan Yardımcılarını aradık, mezarlıklar ile ilgili müdürü aradık. Yaptığımız kısa araştırmada, Safranbolu şehir mezarlığında yaklaşık yarım asırdır cenaze def’in işlerini, yapan “Şen” soyadlı ailenin, ihaleyi kaybettiği ve şehir dışından bir ithalat-ihracat şirketinin mezar kazım işi ihalesini kazandığını öğrendik. Araştırmalarımız sürerken, muhabir arkadaşlarımız geldiler. Haberi akşam bültenimizde yayınladık. Haberimiz üzerine, Safranbolu kamuoyunda, Belediye yönetimine “50 yıldır mezarlıkta cenaze def’in işini yapan ailenin hiçbir sorun yaşatmadan ve kimseyi üzmeden bu işi layıkı ile yaptıkları, şehir dışından gelen firma konusunun nereden çıktığı” şeklinde tepkiler gelmeye başladı. Safranbolu Belediye Başkanı Elif Köse, Kocabayır ailesinden özür diledi. Halkın istekleri doğrultusunda gerekenlerin yapılacağını açıkladı. Aradan bir süre geçti, bir sabah telefonum çaldı. “Safranbolu şehir mezarlığında kaçak kazı yapıldığı iddiaları var, polis ve Koruma Kurulu olay yerinde inceleme yapıyor” dedi karşıdaki dostum. Muhabirlerimizi kaçak kazı yapıldığı öne sürülen mezarlıktaki yere gönderdik. Haberimizi ve görüntüleri yayınladık. Ana haber bültenimizdeki ilgili haber bitti, aradan birkaç dakika geçince cep telefonumuza Whatsap’tan bir ses kaydı geldi. Gönderen, Safranbolu şehir mezarlığında cenaze def’in işini alan ithalat-ihracat şirketinin yetkilisi hanımefendi idi. “Bu haberleri sana nasıl yedireceğim gör” şeklindeki bir iki tehdit içeren sözlerin ardından, dikkat çeken şu sözleri ile Lahit olayı gündeme geldi. Kendilerinin bizzat kayıt ederek gönderdikleri ve istediğiniz yerde yayınlayın dedikleri ses kaydının Lahit ile ilgili bölümünde şöyle diyordu. “Ben bu lahitin bulunduğu günü, hepsi bende delilli ispatlı. Hepsini Belediye’ye gönderdim.”
Biz firma sahibi hanımefendinin ,“istediğiniz yerde yayınlayabilirsiniz” şeklindeki sözleri nedeni ile haber bültenlerimizde yayınladık.
Geçtiğimiz günlerde Kastamonu Müze Müdürlü’ğünden ekipler geldiler. Kaçak kazı yapıldığı öne sürülen yerde inceleme yaptılar. Sanırız raporlarını ilgili makamlara sundular. İlgili birimler hazırlanan bu rapor doğrultusunda artık bir karara varacaklar. Konu geçtiğimiz günlerde, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan’a da intikal ettirildi. Bakan Yardımcısı Alpaslan’da, bakanlığın kaçakçılık ve ilgili birimlerine konu ile ilgilenmeleri yönünde talimat verdiklerini belirtti.
KAZI YERİNİ SU BASMIŞ….!
Bu sabah, Koruma Kurulu yetkilileri ile şehir mezarlığında, kimilerine göre foseptik çukuru, kimilerine göre de kaçak kazı yapıldığı öne sürülen alana gittik. Gördüğümüz manzara, işin suyunun çıktığını gösteren bir manzaraydı. Kazı alanı, tamamen sular altında kalmış ve adeta bir havuzu andırıyordu. Bugün, Koruma Kurulu’nun tüm üyelerinin katılacağı bir toplantı Safranbolu’da yapılıyor. Gündemlerinde Safranbolu mezarlığındaki kaçak kazı iddiaları da var. Sanıyorum kurul üyeleri su basan kazı alanını gözleri ile göreceklerdir.
Sonuç olarak, 27 Şubat tarihinde bir vatandaşımızın vefat eden ağabeyinin cenazesinin saatlerde ortada kalması sonucu, bölgenin bir televizyon kanalı olarak yaşadığı dramı kamuoyuna yansıttık. Bu haberlerimiz ve Safranbolu kamuoyunun ortak isteği ile Belediye yönetiminin ihaleyi iptal etti. Yarım asırdır sorunsuz mezar kazı işini yapan “Şen Ailesi” tekrar işlerine devam etmeye başladı.
Bir vatandaşımızın derdini kamuoyuna duyurmak amacı ile yaptığımız haberler ve ardından yaşanan gelişmeler, bu sabah “kaçak kazı” yapıldığı iddia edilen alanın sular altında kalmadığını bizza gözlerimiz ile gördükten sonra olay bizim için artık bitmiştir. Çünkü, bu işin suyu çıkmıştır.
Mecazi olarak yazmıyorum, içtenlikle yazıyorum. Artık, bu işin suyu çıktı. Devletin ilgili birimleri var. Biz, kamu adına gazetecilik yapan bir bölge kanalı olarak görevimizi yapmanın huzuru içindeyiz. Bizim elimizdeki güç bir kamera, mikrofon ve kalem… Devlet gereğini yapacaktır.
Ayrıca, Al Copane’da değiliz ki, bu kadar tesadüf üst üste gelir mi kardeşim deyip, çekip vuralım. Al Copane’ın ünlü o sözleri ile satırlarımızı bitirelim:
“Bir adamı sabah gördüğümde tesadüf olarak kabul ederim. Öğlen aynı adamı bir daha görürsem kuşkulanırım. Akşam bir daha karşılaşırsam tereddütsüz silahımı çekip vururum. Tesadüflere inanmam…!”
