GEZİ ARTİSTLERİ
Popülist olmak güzel şey olsa gerek.
İpini koparan çıkıyor Başbakan RecepTayyip Erdoğan’ın huzuruna.
Hoş, o kapıyı da zaten Başbakanımız kendisi açmıştı “açılım” aşamasında.
Akil Adamlar listesinde yer alınca nasıl da havalara girmişlerdi.
*
Hülya Koçyiğit yeni başladığı yıllarda sinemaya bizde delikanlılığın ilk yıllarını yaşamaya başlamıştık.
Bir de şiire başladığımız yıllara denk gelmişti.
O yıllarda yaşadığımız gerçek aşklardan çok platonik aşklarımız vardı.
Bunların başında da Hülya Koçyiğit gelmişti.
Şiir bile yazdığımı anımsıyorum ama tüm eski defterleri karıştırmama karşın ne yazık ki bulamadım.
O da Akil Adamlar listesinde yer almış ve ülkeyi dolaşmaya başlamıştı.
*
Orhan Gencebay’dı bir diğeri de…
Ona sözüm yok.
Ona gereken sözü jüri oldukları bir yarışmaya geç geldiğinde Bülent Ersoy vermiş, veriştirmişti.
Az sonra da “rahatsızlandım” diyerek bölgesini değiştirmiş hem tedavisini olmuş hem de jüri görevinden uzak kalmamıştı.
Eeee, “Orhan Baba” demişler ki babalığın özelliğni bilenler.
*
Kadir İnanır ise son yıllarda yer aldığı dizlerdeki başarısızlığı ve iyi bir film yapamamanın rolünü bu gezide” kesmeye” kalkmış ama halk yememişti.
*
Şimdide Gezi artistleri rol kesmeye başladılar.
Birbiri ardına Başbakan’a çıkarak ne “yapmadıklarını” anlatmaya çalışıyorlar.
Yakışıyor da maşallah…
*
On yıldır eakranlardan düşmeyen ve ülkemiz sınırlarını da aşan Kurtlar Vadisi’nin başrol oyuncusu, namı diğer PolatAlemdar’dı.
Yani Necati Şaşmaz…
“Huzur”dan çıktıktan sonra bana yarım saat gibi gelen bir açıklama yaparak hiçbir şey söylememe rekorunu kırdı.
Elimde olmadan alkışlamaya başladığımı gören eşim; “ ne dedi ya, ne dedi de alkışladın” diye sıkıştırdı ama ben gülümsemeyle yetindim.
Bravo Polat Alemdar, sana da bu yakışırdı.
*
Bir diğeri de Hasan Kaçan’dı…
Bilmem kaç yıllık Dolapdereli olduğunu söyleyen Kaçan konuşmasında bir de bilmece sordu:
“Siz Taksim’de aslanı gördünüz mü?”
Halkın bir kısmı bunun üzerine Taksim’e safari düzenlemeye kalkıştılar ama aslanın nerede ve nasıl olduğu açıklanmadığı için vazgeçildi.
2 çocuğunun ve arkadaşlarının da oraya gittiklerini söyledikten sonra orasının çok pis koktuğunu söyledi.
Gitmediği halde o pis kokuları alması karşısında vatandaşlar tarafından kendisine “en iyi koku alan burun” ödülü verilmesi tartışmasının başladığı ifade ediliyor.
*
Ülkemizin büyük yıldızı Hülya Avşar da geri kalır mı?..
O da soluğu Başbakan’ın yanında aldı.
Hem de yalnız başına…
Ay pardon ya, yanına bir kitap almıştı: ŞİDEETSİZ İLETİŞİM…
Kızı Zehra’yı düşünerek gitmiş…
Hiç kimsenin temsilcisi değilmiş…
Başbakan dışarıdan göründüğü kadar sert değilmiş…
Ve…
Sanatçıların Gezi’ye gitmelerini onaylamamış. Kendisi en büyük sanatçı ya bu açıklamayı yapmayı kendisinde hak görmüş. Herhalde birileri yanıt verir kendisine.
Ve…
Şiddetsiz İletişim adlı elindeki kitabın belli yerlerinin altını çizmişmiş…
Başbakana okuyacakmış… MIŞ…
Ama okuyamamış.
Neymiş, Kitabın adı çok “fenaymış..”
“Buradan tekmeyi yemeden gitmek için okumayayım daha iyi” demiş.
“Yürekli kızdır!…”
*
Hey gidi sanat dünyası…
Hey gidi dev isimler…
Bizim gençliğimizin Yeşilçam filmleri sahneye konmaya başladı son zamanlarda.
Hem de komedi olarak…
Vahi Özler…
Kemal Sunal’lar…
Sadri Alışık’lar…
Adile Naşit’ler…
Ve adını sayamadıklarım…
,
SON DAKİKA
Bir başka grup çıktı Başbakanla görüşmeye.
Uzun süre konuştular, tartıştılar…
Başbakan toplantıdan sonra açıklama yaptı ve dedi ki:
“YARGI KARARINI BEKLEYECEĞİZ, ONDAN SONRASINA BAKARIZ…”
Beklenenin tamamı olmasa da bu büyük adımdı.
İlkeli olup doğruları savunduğunuız zaman Başbakan bile geri adım atabiliyormuş.
Kutluyorum bu gerçek sanatçıları….
Çünkü onlar da günümüz eylemcileri gibi günümüz sanatçılarıdır…
sevgili yazar; popüler kültür üzerine onlarca çalışma incelemiş, makaleler yazmış bir insan olarak konuya dair birkaç şey yazmak istedim:
* ‘İpini Koparan Başbakanla görüşmeye gitti’ sözünüz, aslında yazı metninizin alt argümanı olarak oldukça kaba bir tabir olmuş. Akil insanların isimlerinin seçim aşaması tartışmalı bir konudur onu ayrı tutuyorum. Fakat ‘akil insan’, ‘bilge insan’ demek değildir. Toplumun kozmopolitiğine hitap edebilecek isimlerdir. Her biri bu kozmopolitik yapı içinde, ayrı ayrı yerlerde sempati gören, bilinen, sevilen insanlardır. Bu nedenle akil seçilmişlerdir. Ve bu insanların Başbakan ile görüşmeleri kadar doğal bir şey yoktur.
* Popüler kültür şudur; gezi parkı eylemlerinde öncü olan ‘okan bayülgen’ (bu şahıs öyle bir medya sömürgenidir ki son olarak tv8’de haftanın 5 günü yayın yapıyordu düşünün artık pastadaki dilimini), ‘m.ali alabora’ (bu adam kapital istemin en büyük türk bankalarının birinin reklamından yıllık 2 trilyon alıyor) ve daha yüzlerce ismini yazıp yanınma da paratez açıp ne olduklarını yazabileceğim insanların; gençleri sokağa çeken söylemlerle ‘sosyal ağ kahramanına’ dönüştükten sonra, o çocukları sokakta polisle çatışmaya çektikten sonra ortadan kaybolmalarıdır.
* Koca başbakanla ‘ipini koparıp’ görüşenleri popüler kültür üzerinden eleştireceğinize, öncelikle gençleri sokağa döküp, gazı verip, devletle-polisle başbaşa bırakıp evine çekilen, egeye akdenize tatile giden ‘sosyal ağ’, ‘medya kahramanlarını eleştirin.
Samimiyet budur. Bir sorun için gidip başbakanla muhattap olanlar değil, sokaklara gençleri çektikten sonra evine, tatile dönenleri eleştiren bir yazı yazın.
Saygılar.