Karabük Ağız ve Diş Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi, Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi Bilim Doktoru Doç. Dr. Ahmet Taylan Çebi, 30 Mayıs Dünya Multiple Skleroz (MS) Günü dolayısıyla MS ve diş hekimliği ile ilgili yapılan çalışmalar hakkında önemli bilgiler verdi. Doç.Dr. Çebi açıklamasında şunları ifade etti: “Multipl skleroz (MS) santral sinir sistemini tutan otoimmün, enflamatuvar, demiyelinizan, nörodejeneratif bir hastalıktır. Hastalığın nedeni tam olarak bilinmemektedir fakat çevresel ve genetik etmenlerin hastalığın meydana gelmesinde önemli rolleri olduğu düşünülmektedir. Hastalığın başlıca bulguları; yorgunluk, vücudun değişik bölgelerinde özellikle gövdede, yüzde, kollar ya da bacaklarda uyuşukluk, karıncalanma, güçsüzlük, denge ya da yürüme bozukluğu, dilde peltekleşme gibi konuşma bozuklukları, mesane ve bağırsak fonksiyon bozuklukları, baş dönmesi, görme problemleri, depresyon ve düşünme, bellek ya da konsantrasyonda zorluk yaşamadır. Genellikle MS’te ilk belirtiler 20-30 yaşlarında görülmektedir. Ülkemizde yapılan değerlendirmelerde ise MS’in ortalama başlangıç yaşının yaklaşık 30 olduğu, ailesel MS sıklığının ise %11,5 oranında görüldüğü bildirilmiştir.
MS ve diş hekimliği ile ilgili yapılan çalışmalar irdelendiğinde, klinik tecrübeler değerlendirildiğinde MS hastalığının patofizyoloji ile diş çürük insidansı, dolgulu diş sayısı insidansı, periodontal sağlık durumu (diş eti ve destek doku sağlık durumu) ile primer bir ilişkisi net olarak kanıtlanmamış ve belirtilmemiştir. Fakat yapılan detaylı bilimsel çalışmalar neticesinde MS’i bulunan bireylerin yaklaşık %30’dan fazlasında oral hijyen alışkanlıklarını devam ettirmekte zorluklar yaşadığı, bu sebepten dolayı diş çürükleri, diş eti hastalıkları, diş kayıplarının olduğu bildirilmiştir. Bu olumsuz durum da MS ile ağız ve diş sağlığının yakından ilişkili olduğunu, MS’li hastalarda ağız ve diş sağlığına önemin bir kat daha arttığının belirtecidir. MS’li hastalarda meydana gelebilen kas koordinasyon bozuklukları ile ağız hijyeni alışkanlıklarını sürdürmede zorluk yaşaması nedeniyle manüplasyonu kolaylaştırmak amaçlı, elektronik diş fırçalarının ve ağız duşlarının kullanılması, fırçanın elde tutulmasını kolaylaştırmak amaçlı sapı geniş diş fırçalarının tercih edilmesi, hareket kabiliyetleri kısıtlanmış kişilerde ebeveynlerin ağız hijyeni için destek vermesi, diş fırçalarken yorulmayı engellemek amaçlı oturarak diş fırçalamaya özen gösterilmesi gibi tedbirlerin alınması son derece önem teşkil etmektedir.
MS hastalarında diş çürükleri, diş eti hastalıkları gibi oral kavite rahatsızlıklarının yanı sıra maksillofasiyal (çene-yüz bölgesi) alanda, temporomandibular eklem (çene eklemi) problemlerinin ve yüz bölgesi ağrılarının (nevraljik şekilde) olabileceği de bilinmektedir. Bu yüz bölgelerinde oluşan his kaybı, karıncalanma, uyuşma, nevraljik ağrılar, MS’in neden olduğu problemler olabileceği gibi MS’in teşhis edilmeden, sistemik bulgularının oluşmadan önceki öncü bulguları da olabilmektedir. Bu sebeple de çene-yüz bölgesindeki nörolojik belirtilerin detaylı bir şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu bulgular göz önünde bulundurulduğunda, multidisipliner bir yaklaşım olarak MS hastalığı teşhisinde ağız, diş ve çene cerrahları ve diş hekimlerinin de önemli bir rolü olduğu aşikardır.
Ayrıca MS tedavisinde kullanılan ilaçlar; diş hekimliği açısından dikkat edilmesi gereken gecikmiş yara iyileşmesi, artmış postoperatif enfeksiyon riski, tükürük miktarında azalma, ağız içerisinde ülseratif yaralar, tat alma değişiklikleri, tükürük bezlerinde şişlik ve uzun dönemli kullanımlarda kemik erimesi gibi yan etkiler ortaya çıkarabilmektedir. Bu ve bunun gibi oluşabilecek yan etkileri bilmek ve diş hekimleri tarafından ebeveynlerin bu tipte eğitilmesini sağlamak MS’li bireyin yaşam kalitesini arttırıcı faktörlerdir.
MS vücudun birçok sistemini etkileyebilen bir hastalıktır. MS’li bireylerin tedavilerinde, tedavi yaklaşımlarında, yaşam kalitesi ve doyumunu arttırıcı yönlendirmelerde birçok tıp alanı beraber çalışmaktadır.”