Sabah uyanır uyanmaz, rüya tabirine baktım. Rüyada Cumhurbaşkanı görmenin rüya tabirini araştırdım. Gayet güzelmiş, sevindim.
Dün gece rüyamda Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı gördüm. Tıpkı AK Parti’yi kurduğu 22 yıl öncesinde olduğu gibi BRTV’yi ziyaret ediyordu. Benim koltuğuma oturdu, ben de tıpkı 22 yıl önceki gibi ayakta bir şeyler anlatırken, “otur yorulma” dedi. Odada 3 kişiydik. Ayakta bir görevli bizim konuşmalarımızı sürekli not alıyordu. “Biz burayı partimizi kurduğumuzda da ziyaret etmiştik, hatırladım” diye başladı Sayın Cumhurbaşkanı sözlerine. Ardından, bana söz verdi.
Bizim televizyonlar olarak ciddi sıkıntılarımız olduğunu ancak, öncelikle Karabük ile ilgili konuşmak istediğimi söyledim. 2003 ile 2015 yılları arasında bizzat yakın ilgileri ile Karabük’e gelen çok önemli hizmetler için kendilerine teşekkür ettim. Yollarımız çok kötüydü, Gerede-Karabük başta olmak üzere çevre yolların güzel olduğunu anlattım. Karabük’te çok yoğun hava kirliliği olduğunu, Doğalgaz’ın gelmesi ile birlikte kirliliğin azaldığını, ancak sanayi kenti olmamız, Kardemir ve özel sektördeki sanayi kuruluşları nedeniyle yine hava kirliliği olduğunu dile getirdim. Eski SSK hastanesinin yerine, yeni bir hastane yapıldığını şu anda Karabük Üniversitesi ile birlikte Eğitim Araştırma hastanesi olarak kullanıldığını, Karabük’e çok acil bir Devlet Hastanesi gerekli olduğunu dile getirdim. Her ile bir üniversite projesi kapsamında Karabük’e üniversite açıldığını, rahmetli kurucu rektörümüz Prof. Dr. Burhanettin Uysal döneminde üniversitemizin çok büyük gelişme sağladığını, ancak ardından gelen rektörün aynı başarıyı gösteremediğini, Üniversiteyi halktan kopardığını, Afrika başta olmak üzere 12 bin dolayında öğrenciyi üniversiteye yığdığını ve bunun da Karabük’te ciddi sorunlara yol açtığını anlattım. Bu arada, Sayın Cumhurbaşkanımız “Karabük’e yeni bir rektör atadık. Güzel işler yapacak.” dedi.
Son günlerde gündeme getirdiğimiz, Karabük’ün büyüme hedefini uzun uzun dile getirdim. Eflani ilçemizin hemen bitişiğindeki Pınarbaşı ilçemizin Karabük’e bağlanmak istediğini anlattım. “Pınarbaşı’nda son yıllarda turizm adına çok güzel çalışmalar yapıldı.” diyerek, ayakta duran ve not alan görevliye Pınarbaşı’nın Karabük’e bağlanmak istediğini not almasını emretti. Dere yataklarına yapılan binaları dile getirdim. Özel sektörün yanı sıra, dere yatağına Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlı Tapu Kadastro binası yapmak istediğini ancak derenin 7 yıldan bu yana buna müsaade etmediğini, direndiğini dile getirdim. Ve, ilave ederek “Tapu Kadastro binası yapmak istedikleri yer şehir merkezinde, Karabük Valimizin konutunun alt kısmında, konutun arazisine bitişik. Şu anda temeli havuz gibi, kurbağa dışkılarından üzerinde yeşil bir tabaka var” dedim. Ayakta duran görevliye, not almasını ve Karabük’ten ayrılmadan önce söz konusu yeri görmek istediğini belirtti.
“Karabük’te uzun yıllar, atıl duran 12 katlı 1000 öğrenci kapasiteli TOKİ binası sayenizde yapıldı Sayın Cumhurbaşkanım” dedim. Nasıl oldu diye sordu. “Malatya eski Milletvekili Öznur Çalık hanım, bir akşam üzeri sizin selam ve sevgilerinizi ileterek, Karabük’ün sorunlarını konuşmak istediğini belirtti. Birçok konuda bilgiler verirken, atıl duran dev TOKİ binasını da anlatmıştım. Kısa süre içinde, bina Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan, Gençlik ve Spor Bakanlığı’na devir yapıldı. Şu anda, 1000 kapasiteli çok modern bir kız yurdu olarak faaliyetini sürdürüyor.” dedim. Bu sözlerden mutlu oldu, gülümsedi ve “çok güzel olmuş” dedi.
Karabük Demir Çelik fabrikalarının dününü, bugününü anlattım. 2002 sonlarında iktidara gelen AK Parti hükümetlerinin özellikle Karabüklü hemşehrimiz TBMM eski Başkanı Mehmet Ali Şahin’in yakın ilgileri ile batmakta olan ve “hurdası ne kadar eder” diye konuşulduğunu anlattım ve “Kardemir bizzat sizin yakın ilginiz, desteğiniz sayesinde kurtuldu. Günümüzde 3 milyon tona yakın üretim yaparak hem bölge ekonomisi hem de ülke ekonomisine katkı sağlamaya devam ediyor” dedim. Bu arada, Karabüklülerin kendilerinden çok önemli bir istekleri olduğunu belirttim. “Nedir o?” diye sordu. 3 Nisan 1937 tarihinde Karabük Demir Çelik fabrikalarının temellerinin atıldığını, bu tarihin aynı zamanda Türkiye’de ağır sanayinin temelinin atılış tarihi olduğunu anlatarak, “Karabüklüler olarak bizim talebimiz 3 Nisan tarihlerinin ülkemizde SANAYİ GÜNÜ olarak kutlanmasıdır” dedim. Ayakta bizi dikkatle dinleyen görevliye, “Karabüklülerin 3 Nisan Sanayi Günü önerisini dikkate alalım, bunu da not aldın mı?” diye sordu. “Not aldım Sayın Cumhurbaşkanım” dedi görevli… Karabük’te yeni bir döneme girdiğimizi, 3 milletvekilimizin değiştiğini birçok üst düzey görevli yerine yenilerinin geldiğine dikkat çekerek “Bugün yarın Valiler kararnamesi ile yeni bir Vali bekliyoruz” dedim. “Karabük’ü yeniden şaha kaldıracağız, çok iyi bir Valiniz gelecek” dedi. Rüyanın son bölümünde, konu Belediye’ye geldi. Sayın Cumhurbaşkanımız “Karabük’te biz Belediye’yi neden her defasında kaybediyoruz?” diye sordu. Ben de, mevcut Belediye Başkanı Rafet Vergili’nin özellikle seçimler öncesinde çok önemli strateji uyguladığını belirterek “Siz ülke genelinde seçimleri nasıl kazanıyorsanız, Karabük’te de Rafet bey öyle kazanıyor” dedim.
Karabük milletvekilleri Cem Şahin ile Ali Keskinkılıç’tan Karabük’ün umutlu olduğunu dile getirdim. “Cem bizim elimizde büyüdü, bizim evladımız. Çok iyi yetişti. Ali de bir ara mecliste benimle çalıştı, çok çalışkan, beceriklidir” dedi.
Konuyu hayat pahalılığına, aşırı fiyat artışlarına getirip bizim uydu ücretlerine Türksat’ın yılda 3-4 defa zam yaptığı konusuna girecektim. Tam hayat pahalılığı, yüksek enlasyon derken “Onları biz hallederiz, Karabük dışında bir şey konuşmayalım” dedi.
Uyandım, saate baktım 03.04’tü. Kalktım bir bardak su içtim, camı açtım bir süre, “Hayırdır inşallah” diyerek tekrar uyudum.
Sabah tekrar uyandığımda, “bu şehir bizim ruhumuza o kadar işlemiş ki, dünyamıza sığmayanlar ve dünyamızda hayal ettiklerimizi, rüyalarımızda görmeye başladık” diye düşündüm. Rüya da olsa güzeldi, yazmaya sizlerle paylaşmaya karar verdim. Hayırdır inşallah diye bitirmek istiyorum.