26 YIL ÖNCE KARABÜK’Ü İL YAPAN DÖNEMİN BAŞBAKANI TANSU ÇİLLER, BRTV YÖNETİM KURULU BAŞKANI MEHMET ÇETİNKAYA’NIN SORULARINI YANITLADI. BRTV YÖNETİM KURULU BAŞKANI MEHMET ÇETİNKAYA’NIN DÖNEMİN BAŞBAKANI TANSU ÇİLLER İLE KARDEMİR, KARABÜK VE KARABÜKSPOR İLE İLGİLİ YAPTIĞI ÖZEL RÖPORTAJ:
Mehmet Çetinkaya:
Sayın Başbakanım bugün Karabük’ün il oluşunun 26. Yılı. Karabük’ü il yapan başbakan sizsiniz. Karabük tarihinde hiçbir zaman unutulmayacaksınız. Öncelikle sağlık sıhhatinizi sormak istiyorum. Pandemi dönemi sizin için nasıl geçti?
Tansu Çiller:
İlk önce bir Karabüklülere selamım olsun Sayın Çetinkaya. Özledim onları. Gerçekten çok özledim. Hepinizi çok özledim. Tabi sağlığımız sıhhatimiz Allah’a çok şükür hamdolsun iyiyiz Sayın Çetinkaya. Sağlığa dikkat etmek de önemli. Ona da dikkat etmeye çalışıyoruz. Fazla kilo almamak lazım sevgili kardeşim.
Dolayısıyla iyi olduğumuzu söyleyebilirim hamdolsun ama benim bugün aklımda Karabük var. Yani Karabükümüzün il oluşunun 26. Yıldönümünün hayırlı olmasını diliyorum. Bütün Karabüklülere candan gönülden selamlarımı yolluyorum. Herkesi kucaklıyorum. Benim için çok anlamlı bu 6 Haziran. Karabüklü hemşerilerimin de aynı duygular içinde olduğunu biliyorum.
Bugün bana video yollamışsınız, o günlere döndürdü beni, 1994-95 yıllarına Sayın Çetinkaya. İnan o günün heyecanını içimde hissettim. O Karabüklülerle “ ya olacak ya olacak” deyişimiz beraber. Karabük Demir Çeliğin 1 Liraya satılması. Yani onlar çok güzel bir özelleştirme modelini ortaya koydu gerçekten. Halkın parasının halka verilmesi. Özelleştirmede korkulan o ‘işçiler atılacak, şu olacak bu olacak’ onu aştık ve çok güzel sonuçlar da geldi. Bir yıl sonra, kapanmak üzere olan o fabrika, Kardemir, biliyor musun kardeşim bir yıl sonra kara geçti. Hatta böyle Erdemir falan o zamanlar örnek gösterilirdi, geride bıraktı, emsal gösterildi. Devlet alamadığı SSK primlerini, vergilerini bile aldı. Yani böyle 35 trilyon liralık zarardan kurtuldu. Bu çok güzel günlerdi halen bana Karabüklü kardeşlerim zaman zaman gelirler. Böyle sarmaş dolaş oluruz. Pandemiyi falan unutmamak lazım ama hasret çok çok ağır basıyor bazen.
Ve şimdi o işçilerimiz, sendika temsilcileri, oradaki ticaret erbabımız, esnaf, orada o zamanlar oy kullanmış Karabük halkı, hepsinin payları vardı ve yönetimdeki ağırlıkta da bunların hepsinin etkisi oldu. Onlar bazen toplanıp bana gelirler. O kadar güzel bir hasret gideriş oluyor ki. Velhasıl kısaca söyleyeyim; Karabük’ün bizim gönlümüzde yeri ayrıdır. Bugün hasretle onları sevgiyle heyecanla sevgiyle o günkü gibi kucaklıyorum.
Mehmet Çetinkaya:
Sayın Başbakanım bu 1 TL’ye bölge halkına verilme fikri nasıl oluşmuştu?
Tansu Çiller:
Ben Özelleştirme modeli olarak bunu gördüm. Yani bunu yapabilirsek eğer sermayenin tabana yayılması fikri gerçek olurdu. Sermayenin tabana yayılması için ben o zaman borsaların kurulmasını çok büyük öncülük çektim, yani ağırlık koydum orda. Ve o borsalarda zaman içerisinde bu yayılan sermaye yani o zamanki işçiye veriyorsun, oranın halkına veriyorsun, Karabük’te çalışan sendika temsilcileri dahil olmak üzere, Ticaret ve Sanayi Odaları ile birlikte bir çalışma yaparak yaptık bütün bunları. Ve dışardan da çok iyi yöneticiler, bu işin bilirkişilerini de getirdik. Yani dünya piyasasını bilen profesyonel yöneticileri getirdim ben oraya. Ve hakikaten bir yılda kara geçti orası. Bu bir örnektir. Ve bu kar tabi hem sermayenin sahibi oluyorlar, ne oluyor o zaman zenginlik, sermaye halka tabana yayılıyor. Bir de onun getirisini alıyorlar. O zaman öyle oldu. Karını biriktirerek yatırdılar. Veya zaman içinde geri aldılar. Bu işte, kişi başına gelirin ve vergi adaletinin ve daha çok gelir adaletinin yani insanların birbirine yaklaşmasını sağlayan bir modeldi. Biz biliyorsunuz iktisat hocalığı yaptık Boğaziçi Üniversitesinde, yurtdışında falan, bunları hep okumuşluğumuz yazmışlığımız vardı sonra sanayi odalarında ticaret odalarında vs. çok uzun süre baş danışmanlar, iktisatçılar olarak da elimizi hamura koyduk. Sonra da Hazine Bakanı olunca masanın birkaç tarafında oturmuş oluyorsun. Ve bu fikirler temayül ediyor yani kendiliğinden fışkırıyor ve bunu yapmak için çırpınıyorsun. Yani onun için Karabük Demir Çelik, Kardemir o zaman bunun çok güzel bir örneğini oluşturdu. Bunu ben bütün Türkiye’de yapacaktım ve bütün isteğim buydu. Fakat tabi bu tip şeyleri yapmak çok kolay değildi Sayın Çetinkaya. Reziztans görüyorsun bir takam farklı yenlerden ama bu milletin parasını milletin parası yapmak yani vergileri topluyorsun şu oluyor bu oluyor, devlette bir birikim oluyor, o birikim sonunda onları tekrar halka döndürmenin güzel ir özelleştirme modelidir bu. Özelleştirmeye de örnek olmalı, olmalıydı, aklımdaki oydu. Burdan devam da edecektim ben ama her zaman siyasetçinin ömrü istediği kadar uzun olmayabiliyor Sayın Çetinkaya.
Mehmet Çetinkaya:
Ben size Kardemir’in bu yıl ilk çeyreğindeki kar rakamını söyleyeyim: 501 milyon TL, eski rakamla 501 Trilyon.
Tansu Çiller:
Of of offf:))))) Arkadaşlarımla iftihar ediyorum. Gönlüm iftiharla doluyor, sevinçle doluyor, mutlulukla doluyor. İşte özelleştirme modeli böyle olmalı. Ben aslında ileriye yönelik de güzel şeyler düşünüyorum Sayın Çetinkaya. Biliyorum çok zor dönemlerdeyiz, farkındayım, yani dünyada bu pandemi sonrasında gıda fiyatları bile %40 artıyor ortalama, evdeki kadınlarımızın, annelerimizin mutfaktaki sorunlarını görmemek mümkün değil. Gençlerimizin işsizlik sorunu had safhada bunları görmemek mümkün değil ama benim için en önemli şey, bak o günkü bana yolladığınız videoda çok değerli Mehmet Çetinkaya kardeşim, ben sadece bir şey istemişim milletimden; birlik ve beraberlik. O zaman doğuda çok büyük terör mücadelesi yapıyorduk. Ben Van’dan gelmişim bir gün önce ve diyorum ki oranın acısı bizim acımız, bugün buranın sevinci oranın sevinci. Yani şu birlik ve beraberlik ruhunu elde edebilirsek güzel şeyler de oluyor. Şimdi mesela bizim rüyalarımızdı bunlar, ben de bütün bunların alınması için çok büyük teşebbüslerde bulunmuştum ama bu son mavi vatan meselesini çok önemsiyorum yani bu mavi vatanda bulunan sondaj gemisiyle, Tuna’da, Amasra’da kuyulardaki keşifler, bunlar ileriye yönelik çok güzel şeyleri müjdeliyor bana. Yani buradan da tıpkı bizim Karabük Demir Çelik’ten Kardemir’den getirdiğimiz gibi öz imkânlarımız öz sermayemiz gelecek. Ha zannetmeyin ki buralardan ihracat olacak. Olmaz buradan ihracat ama bizim en büyük kaybımız dışarıya ödediğimiz döviz enerjide. Bunların tasarrufu ile biz çok iyi bir yatırım planlamasının içine girebiliriz, bu bütün Türkiye için çok önemli. Gençlerimizin iş bulması için çok önemli. Pandemi sonrasında çok iyi bir planlama görmek isterdim yani biz bu planlama ile yaptık bu Karabük Demir Çeliğin halka verilmesi meselesini. Burada ara malı üretimi, sanayi makinaları üretimi yapan makinaların üretimi, mavi vatan, yeni petrol ve doğalgaz rezervlerinin bunun için kullanılması ve ben belki tam Karabük’ün öncelikli bir meselesi değil ama tarıma da çok ehemmiyet veriyorum, intensif tarım. Yani buralardan bizim ortaya çıkaracağımız çok büyük ölçüde döviz rezervleri gelecek bize. Bu bizim çok büyük bir ihtiyacımız. Döviz gelmeden bizim enflasyonu dizginlememiz mümkün değil. Enflasyon çok ciddi ölçüde insanların gelir dağılımını bozar. Nasıl Demir Çelik Kardemir özelleştirmesi projesi sermayeyi tabana yaydıysa enflasyonda o tabandan o dağılımı kötüleştirerek alır. Anlatabiliyor muyum; enflasyon iyi bir şey değildir. Bütün bunları durduracak çok güzel imkanlar var elimizde. Yeter ki iyi kullanalım. Yeter ki değerli kardeşim birlik ve beraberlik ruhunu yeniden pekiştirelim. Ben onun için merkez sağa hep çok önem vermişimdir. Yani burada merkez sağ bundan sonraki gençlerin düşüncelerinde de tekrar yeşerecektir diye düşünüyorum. Ve bugünün imkanlarını da hiçe saymayalım. Bugün de çok güzel şeyler oluyor. Ve mutsuz olma zamanı değil. Yavaş yavaş yeniden umuda sarılmalı ve yeniden hakikaten bizim için hayal olan birtakım şeyleri buluyoruz, kendi imkanlarımız ile buluyoruz. Mavi vatan diyoruz buluyoruz, Amasra’da buluyoruz, Tuna’da buluyoruz. Bunların yani miktarları çok büyük. Tekrar ediyorum böyle ihracatçı falan olacak konumda değiliz ama bu rezervlerin tasarrufu bu millet için çok büyük imkanlar sağlayacaktır. Hiç umutsuz değilim. İçim heyecanla dolu gençlerimiz için. Bugün Karabük’te böyle bir sevinç varsa eğer ben onun tam da ortasındayım. Karabüklülerin tam da içindeyim değerli Çetinkaya kardeşim.
Mehmet Çetinkaya:
Son olarak Karabük Üniversitemiz de 50 bin dolayınca öğrencisi ile bölgedeki en önemli üniversitelerden biri. İl ile birlikte üniversite sözünü de siz vermiştiniz.
Tansu Çiller:
Evet. Biliyorsun yani ben hocayım. 25 yıllık çeyrek asırlık da bir hocalık görevim oldu. Dolayısıyla üniversitenin ne kadar önemli olduğunu bilirim. Ama sadece üniversite kurmak değil tabi üniversitenin hedefe yönelik talebe yetiştirmesi çok önemli. Yani üniversitelerimizin yetiştireceği talebelerin istihdama hizmet etmesi yani onlara talep olan yerlere yönelmesi çok önemli. Burada teknoloji çok önem kazanıyor. İyi bir istihdam planlaması çok önem kazanıyor. Üniversitelerin ticaret ve sanayi odalarıyla, iş dünyası ile işbirliği çok önem kazanıyor. Bak şimdi artık üniversiteler Harvard dahil ne yapıyorlar biliyor musun; üniversitedeki kurdukları bölümlerde, sadece bir iki yıl üniversitede ders yapılıyor sonra dağıtılıyor bunlar, mesela Kardemir gibi yerlere dağıtılıyor. Onların büyümesi ve yeni teknolojileri oraya aktarmak için getirilecek yeni gelişmeleri Ar Ge ve bilimsel araştırmayı da buraya taşıyan, iş dünyasına taşıyan ve talebe üretmek bu istihdam planlamasının başında geliyor. Üniversitelerimizde bunu görmeyi çok istiyorum. Üniversitelerimizin sayısı çok çoğaldı ama gençlerimiz işsiz. Yani bunun altından kalkmamız lazım. Bak şimdi yeni döviz rezervlerimiz yeni yeni akmaya başlayacak. Bunları bu şekilde yönlendirirsek eğer gençlerin işsizliğine hitap etmemiz gerek. Dolayısıyla ben yeni üniversitemizi heyecanla karşılıyorum. Keşke bütün üniversitelerimizi dolaşabilsem ve ayrıca da keşke onların planlaması için elimizden gelen katkıyı verebilsem. Çünkü o alanda da bir birikimimiz var tabi. 25 yıllık üniversite hocalığı kolay değil tabi içerde ve dışarda.
Mehmet Çetinkaya:
Sayın Başbakanım pandemi inşallah etkisini yavaş yavaş kaybedecek. Sizi hem Karabük Üniversitemizdeki bir programda ve hem de çok sevdiğiniz Karabük ve Safranbolu’da konuk etmek isteriz. Ne dersiniz?
Tansu Çiller:
Karabük’ün yeri ben de çok ayrı Çetinkaya kardeşim. İnşallah tabi niye olmasın? Bu arada ne oldu futbol takımı ne alemde Karabük’te?
Mehmet Çetinkaya:
Şemdi işte en mahcup olduğumuz soruyu sordunuz bize.
Tansu Çiller:
Ama ben biliyorum zaten mahcup olacağınızı. Mahcup etmek için soruyorum zaten değerli kardeşim. Taa o zamandan sözünü almıştım ben bunun. Hatırlıyor musun o zamanki konuşmamızı, sen yollamıştın.
Mehmet Çetinkaya:
Sizin o heyecanlı konuşmanızın ardından Karabükspor yıllarca Süper Lig’de kaldı. 4 yıldır maalesef süper Lig’den sonra amatöre doğru gidiyoruz. Maalesef…
Tansu Çiller:
Biliyorum da bunun için sordum. Yani biz onca yıl bunu Süper Lig’de tutabildiysek niye geri dönmeyelim Sayın Çetinkaya? Ben gençlerimden bunu istiyorum, yine istiyorum. O zaman da söz almıştım, şimdi de söz alayım olur mu?
Mehmet Çetinkaya:
Olur.
Tansu Çiller:
Yani bunu ne yapacaksak oturalım düşünelim, bunu yapabilmiş bir il, bunu yeniden yapabiliriz. Gençlerimiz yeter ki istesin, sizler yeter ki isteyin, yeniden hep beraber yapabiliriz.
Mehmet Çetinkaya:
Sayın Başbakanım bu Karabükspor konusunu açarak sadece beni değil bütün Karabüklüleri utandırdınız. Utanılacak bir durumdayız gerçekten. Bu bir spordur oyundur ama tamamen sahipsiz kendi haline bıraktık çok zavallı bir durumda. Toparlanmamız lazım.
Tansu Çiller:
Yok. Niyetim utandırmak olmaz. Utandırmak Karabük’üme yakışmaz benim ama heyecanlandırmış olmak isterim. Yeniden heyecanlanalım. O günkü heyecanı niye bulmayalım bugün. Bugün de güzel şeyler oluyor. Bak pandemi sonrasından ben çok umutluyum ülkemden. Yeter ki birlik ve beraberliği yeniden yakalayalım. Bu bölünmüşlük bizim enerjimizi sarfediyor. Halbuki bunu bu gibi yerlere yeniden kanalize edebiliriz. Etmeliyiz. Benim umudum gençlerimde ve sizlerde. Hepinizi sevgi ve saygıyla bir kez daha kucaklıyorum. Özlemle kucaklıyorum. Nice güzel böyle yeni yıllarımız olsun.
Mehmet Çetinkaya:
Sayın Başbakanım biz de Karabüklüler adına o dönemde 1995 Ocak ayında o konuşmanız, Haziran ayında da Karabük’ü il yaptınız, bize il olma onurunu yaşattınız gerçekten 26 yıldır ilde yaşamanın mutluluğu içindeyiz. Ben de o yıllardan bu yana gazetecilik yapıyorum. Karabük halkı da mutlu. Yine Kardemir, o güzel özelleştirme ile bugün çok iyi durumda. Ben tüm Karabüklüler adına size çok teşekkür ediyorum. Sağlık sıhhat diliyorum.
Tansu Çiller:
Bir kere her şeyden önce herkese, annelere, babalara, evlatlara, benim evlatlarıma, torunlarıma çok büyük sevgilerimi iletin. Ve ben ileriye yönelik çok daha güzel bir Karabük’ün geleceğine, üniversitesinin daha da ileriye gideceğine, futbol takımının yeniden şaha kalkacağına inanıyorum. Büyük bir sevgi ve özlemle herkesi kucaklıyorum.
Değerli Mehmet Çetinkaya, Karabük’ümüzün İl oluşunun 26.yılj nedeniyle dönemin Başbakanı Prof.Dr.Tansu Çiller ile gerçekleştirdiğiniz söyleşide Karabük ve ilçelerimizi etkileyen tarihi kararlarıyla Karabük Demir Çelik Fabrikalarının kapatılmasından kurtarılmasıyla kalınmamış aynı zaman Karabük İlçemizin Vilayet olmasına karar veren Sn.Çiller’i kutluyoruz. Röportajınızda çok önemli memleket meselelerine parmak bastınız. Bu nedenle de Karabük bölgemiz ülke gündeminde yerini almıştır. Buna ilave olarak Karabük Sporumuzun 95 li yıllardaki yerini alabilmesi için ihtiyaç olan Birlik Beraberlik ruhunun tekrar oluşacabileceği temennilerinde bulunan Tecrübeli siyasetçimiz Sn.Tansu Çiller’i bir defa daha takdir etmemek büyük bir haksızlık olur.