Önceki gün ve dün, ülkemizin son yıllarda gündemde olan başarılı iki gazetecisi Timur Soykan ve Murat Ağırel gündemdeydi. Sabah erken saatlerinde, şafak operasyonu ile evlerine yapılan baskın ile gözaltına alındılar, sağlık kontrolünden sonra ve emniyete götürüldüler. Kendi söylemlerine göre, aslında gözaltına alındıkları gün kendileri Savcılığa giderek ifade vereceklerdi. Ancak, belli ki sonradan karar değişti, şafak operasyonu ile gözaltına alınmalarına karar verildi.
Anadolu’da yaşıyor olsak, yerel gazetecilik yapıyorsak bile ülke gündeminde olup bitenlere zaman zaman kayıtsız kalmamız mümkün olmuyor. Hele hele, bu iki gazeteciyi de tanıyor olmamız nedeniyle gelişmeleri önceki gece geç saatlere kadar takip ettim. Gece geç saatlerde, adli kontrol şartı ile serbest bırakıldılar. Dün akşam da, yeni kurdukları Youtube kanalı “Onlar TV” de yaşadıklarını, neler olup bittiğini anlattılar. Kendi anlatımları ile olayın özeti şöyle… Erhan Kork adında adı son günlerde Flash TV’yi satın aldıktan sonra sürekli gündemde olan, daha önce de yasa dışı bahis başta olmak üzere birçok alanda faaliyette bulunduğu belirtilen ve şu anda da tutuklu bulunan bir şahıs, iki gazeteciden şikayetçi oluyor. Gazetecilerin kendisi ile röportaj yapmak için gazetelerine davet ettiklerini, kendisinin de şirketine gazetecileri davet ettiğini ancak buluşmanın Mecidiyeköy’de bir başka yerde gerçekleştiğini, gazetecilerin Flash TV’yi almamaları için kendisi ile üst perdeden konuştukları şeklinde tuhaf bir ifade ile şikayetçi oluyor. Gazeteciler Timur Soykan ve Murat Ağırel’in kendi anlatımlarına göre, Cumhuriyet Savcısı’da bu şikayeti “Tehdit ve Şantaj” kapsamında ela alıyor ve sabah erken şafak baskını ile iki gazeteci gözaltına alınıyor. Olay halen, yargı aşamasında olduğu için şöyledir, böyledir buradan doğru bir yargıda bulunacak değiliz. Ancak, ülkemizde son yıllarda üzülerek belirtiyorum, gazetecilik mesleğinin tadı kaçtı, cılkı çıktı. Gazetecilik mesleği hiç olmadığı kadar ülkemizde dejenere oldu. Birçok ulusal TV kanalında son yıllarda birden bir peydah olan, tuhaf tuhaf kişilerin gazetecilik adı altındaki yalakalıklarını görünce insanın midesi bulanıyor. Gazeteciliği yalakalık yapmak sanan, eleştirel haber yapan gazetecilere “muhalif” damgası vuran bu yalakalardan bazıları, Timur Soykan ve Murat Ağırel emniyette ifade verirken, Adliye’de hakim karşısına bile çıkmadan çoktan hükümlerini verip, onları “şantajcı, tehditçi” ilan ettiler. Bırakın tutuklanmalarını, zindana atılmalarını, derileri yüzülse, ateşlere atılsa bundan keyif duyacak mahluklar türedi.
Dünyanın her yerinde, aslında gazeteci muhaliftir. Olaylara eleştirel gözle bakar, toplum adına yöneticileri denetler, onlara muhalefet eder. Ama, bizde gazetecilik gibi kutsal mesleğin içine oradan, buradan sızıp giren ve yalakalığı gazetecilik sananlar yüzünden ülkenin de dengesi bozuluyor. 15 Temmuz alçak FETÖ darbesi öncesini hatırlayalım. Bu yapının gazeteleri ve televizyon kanalları her gün birilerini hedef gösteriyor, Türklerin doğuş destanı olan ERGENEKON, bu yapının şer odakları tarafından Ergenekon Terör Örgütü (ETÖ) diye günde 40 defa, yüz defa, bin defa söylenip toplum üzerinde bir algı yapılıyordu.
40 yılı aşkın gazetecilik deneyimim ile net olarak yazıyorum, krallar soytarılarının yaptıkları hareketlerden anlık olarak belki mutlu olabilirler, streslerini atıp rahatlayabilirler. Ama, üst düzey makam sahiplerine en büyük zarar etrafındaki yalakalardan ve gazetecilik kılığına girmiş soytarılardan gelir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, gazeteci toplum adına yöneticileri, makam sahiplerini sorgulayandır. Timur Soykan ve Murat Ağırel, son yıllarda ülkemizde araştırmacı gazetecilik yapmaya çalışan, olayların üzerine cesurca gidebilen yaptıkları toplumsal haberler ile kamuoyunu aydınlatan gazetecilerdir. Her ikisinin de bildiğim kadarı ile yayınlanmış ve birçok baskıları yapılmış çok sayıda kitapları vardır. Timur Soykan’ın kitapları arasında Baron istilası, Tanrı Misafirleri Oteli, iblis’i öldür, Liste, Badeci Şeyh’in Sır Odası, Baronlar Savaşı Murat Ağırel’in de Kirli Çark, Parsel Parsel, Havala, Vurgun, Yağma Sayıştay Belgeleri, Sarmal ve Şaki adlı kitapları bulunmaktadır.
Timur Soykan ile geçtiğimiz yıllarda, Karabük’teki Gabonlu Dina’nın sır ölümü ile ilgili araştırma yaptığı dönemlerde tanıştık. Zonguldak Ereğli’de Belediye Başkanı Halil Posbıyık’ın bir etkinliğinde yüz yüze tanışma fırsatı bulduk. Timur Soykan, askerlik yaptığım Demirköy (Kırklareli) doğumlu olup, mezun olduğum Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu. Murat Ağırel ile de ortak dostlarımız aracılığı ile tanıştık. Her ikisi de ülkemizin son yıllardaki başarılı gazetecilerindendir. Ancak ne yazık ki, başarının cezalandırıldığı, yalakalığın, soytarılığın prim yaptığı tuhaf bir dönemden geçiyoruz.
Bu duygularla, her iki gazeteci kardeşimize, meslektaşlarımıza Cumhuriyet Kenti Karabük’ten geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
