M. Rifat Hisarcıklıoğlu başkanlığındaki yeni seçilen Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu ile Karabük TSO Yönetim Kurulu Başkanı Sedat Namal’ın da üyesi olduğu Strateji Geliştirme Yüksek Kurulu ve Yüksek Koordinasyon Kurulu üyeleri, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ı ağırladı.
Hisarcıklıoğlu, reel ve özel sektörle istişareye verilen öneme işaret ederken, Ali Babacan da son 3,5 aydaki küresel ekonomik gelişmeleri ve bunların Türkiye ekonomisi üzerindeki etkilerini değerlendirdi.
TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Babacan’ın ziyareti vesilesiyle gerçekleştirilen toplantıda yaptığı konuşmada hükümet ve Başbakan Yardımcısı Babacan’ın son 10 yılda reel ve özel sektörle istişareye büyük önem verdiklerini söyledi.
Finansal göstergelerde bazı bozulmalar olmasına rağmen üretim kapasitesinde herhangi bir kaybın olmadığını belirten Hisarcıklıoğlu, “Son 10 yıldır ekonomideki büyümeyi sağlamış olan reel sektör olarak sorumluluklarımızın bilincinde çalışmaya devam edeceğiz. Daha fazla üretim, daha fazla yatırım, daha fazla istihdam, daha fazla ihracat sağlayarak ülkemizin 2023 hedeflerine ulaşmasının güvencesi olacağız” diye konuştu.
–Başbakan Yardımcısı Ali Babacan
Bir ülke ve hükümet için “O ülke ve hükümet problemlerin farkında mı? Bu olup biten hakkında ne yapılacağını biliyor mu? Yapılacaklar konusunda yeterli cesaret ve iradeye sahip mi?” sorularının önemli olduğunu belirten Babacan, “Üçüne de ‘evet’ cevabı alıyorsanız korkmayın” diye konuştu.
– “Avrupa’da dibe çöküşün durduğuna dair sinyaller var”
Türkiye’nin son aylarda ekonomisi üzerinde etkili olan gelişmeleri başlıklar altında anlatan Babacan, bunlardan bir tanesinin küresel ekonomik konjonktür olduğunu söyledi.
Babacan, gelişmekte olan ülkeleri en çok etkileyen hususun ABD Merkez Bankasının (Fed) para politikalarında değişikliğe gideceğini ilan etmesi olduğunu hatırlattı. Küresel konjonktürle ilgili diğer konunun Avrupa’da yapısal sorunların devam etmesi olduğuna işaret eden Babacan, “Ama son aylarda dibe çöküşün durduğuna dair küçük sinyaller geliyor” değerlendirmesinde bulundu.
Gelişmekte olan ülkelerle ilgili Fed kararından önce başlayan büyüme tahminlerinin aşağı yönlü revizyonu gibi bir durum yaşandığını dile getiren Babacan, bu üç konunun Türkiye’yi yakından ilgilendirdiğini ifade etti.
– “Altından arındırılmış cari açığın yüzde 6 olmasını bekliyoruz”
Bir başka alanın yapısal ekonomik konular olduğunu kaydeden Babacan, özellikle petrol ve doğalgazda dışarıya bağımlı olunmasının ve tasarruf oranlarının düşük olmasının, Türkiye’nin cari açığının yüksek seyretmesine yol açtığını ifade etti.
Türkiye’nin cari açıkla ilgili dikkat etmesi gereken konulardan bir tanesinin altın ticareti olduğunu anlatan Babacan, “Özellikle İran’la olan altın ticareti son 2-3 yıldır bizim dış ticaret ve dış denge hesaplarımız üzerinde etkili oldu. Dolayısıyla altın ticaretinden arındırıp baktığımızda aslında cari açığımızın trendi iyi” diye konuştu.
Altından arındırıldığında 2011 yılında cari açığın yüzde 9,2, geçen yıl 6,8 olduğunu kaydeden Babacan, bu yıl da yüzde 6 civarında altından arındırılmış cari açık beklediklerini söyledi.
Sermaye çıkışlarının Türkiye’nin ilk defa karşılaştığı bir durum olmadığının altını çizen Babacan, hisse senedi piyasasından 22 Mayıs’tan bugüne kadar 2 milyar dolar civarında net yabancı çıkışı yaşandığını söyledi.
Tahvil ve bono piyasasından çıkışın yaklaşık 1 milyar dolar olduğunu anlatan Babacan, swap piyasasından çıkışın da 8 milyar dolar civarında olduğunu ifade etti.
– “Fiili çıkış açısından sıkıntılı bir tablo yok”
Tahvil ve hisse senedi piyasasında alış veriş ve yeniden fiyatlamadan söz edilebileceğini dile getiren Babacan, “Fiili çıkış açısından baktığımızda çok şükür o kadar sıkıntılı bir tablo ile karşı karşıya değiliz” diye konuştu.
Türkiye’nin benzer olayları daha önce yaşadığını anımsatan Babacan, o zamanlarda da ekonominin temellerinin sağlam olmasının ve atılan doğru adımların, finansal göstergelerin Türkiye’nin ekonomik temelleri ile uyumlu bir seviyeye dönmesine imkan tanıdığını kaydetti.
Bu seferki hareketlenmenin daha öncekilere kıyasla daha uzun olacağını belirten Babacan, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) hiçbir adım atmadığı halde ileriye dönük açıklamalarda bulunduğuna dikkati çekti.
Söz konusu açıklamalardan sonra fiili adımların geleceğini anlatan Babacan, “Her bir adım daha önceki açıklama ile uyumluysa sorun yok ama açıklamadan daha farklı bir adımsa o da artı ya da eksi yönde etkileyebilecek” dedi.
– “Bankaların dış borcu çevirmelerinde problem yok”
Türkiye ekonomisinin geçmişe oranla çok daha sağlam temelleri olduğunu dile getiren Babacan, kamu maliyesinin çok iyi bir konuma geldiğini belirtti.
Vadelerin uzamasının bir başka önemli gelişme olduğunu kaydeden Babacan, 2002’de iç borç açısından Hazinenin ortalama borçlanma vadesinin 9 ay iken bunun şu anda 73 ay olduğuna, dış borç açısındandan da söz konusu vade süresinin 20 yıla çıktığına dikkati çekti.
Bankacılık sektörünün sağlam olmasının da ekonominin önemli dayanak noktaları arasında yer aldığını ifade eden Babacan, “Bankaların sermaye yeterliliği, likiditeleri yüksek, aktif kalitesi gayet iyi. Bankacılık sektörünün açık pozisyonu yok” diye konuştu.
Özel sektörün dış borcu içerisinde bankacılık sektörünün ciddi bir ağırlığı bulunduğunu anlatan Babacan, “Oralardaki dış borcu çevirmelerine baktığımızda şu ana kadar en ufak bir problemle karşılaşılmıyor” değerlendirmesinde bulundu. Babacan, bir ülkede güven ve makul getiri var ise sermayenin o ülkeye yöneleceğine işaret etti.
– “Yeni OVP’yi Kurban Bayramı’ndan önce açıklayacağız”
Türkiye’nin makro ihtiyati tedbirleri etkin olarak kullanmasının Türkiye’yi diğer ülkelerden ayrıştırdığını belirten Babacan, son dönemdeki krize rağmen Türkiye’nin kredi notlarının artmasının ve iki kredi derecelendirme kuruluşu tarafından yatırım yapılabilir seviyeye ulaşmasının önemli bir artı olduğunu dile getirdi. Babacan, not artışlarıyla ilgili, “Allah’tan onlar zamanında olmuş, o noktaya gelmişiz ki daha sağlam bir zeminde şu anda çok şükür gidiyoruz” dedi