Önceki gün Ankara’da ülkemizin çeşitli illerinden gelen yerel medya temsilcileri ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan kahvaltılı bir toplantıda bir araya geldi. Yaklaşık iki buçuk saat süren toplantıda yerel medyanın sorunlarının yanı sıra ülke gündemi ile ilgili konularda tartışıldı. Bu önemli buluşmaya Karabük’ten de davetli olarak biz katıldık.
2.5 saat süren toplantıda biz de söz alıp Karabük’le ilgili düşüncelerimizi dile getirdik. Çelikoğlu firmasının değerli sahipleri Mehmet ve Remzi Özçelik tarafından “Zaman zaman Sayın Başbakanımızla karşılaşıyorsunuz ilk karşılaştığınızda bu fotoğrafı kendilerine takdim ederseniz memnun oluruz” dedikleri bir fotoğrafı da Başbakan Erdoğan’a takdim ettik. Bu vesile ile Başbakan Erdoğan ile Karabük konulu bir sohbet fırsatımızda oldu.
BRTV internet sitemizde Başbakan’a yaklaşık 14-15 yıl önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Safranbolu’da işadamları Remzi Gür ve Hüseyin Doğan’ın bahçesinde çektirdikleri fotoğrafı hediye ederken çekilmiş resim ile haberi yayınladık. Bir çok haberi olduğu gibi bu haberi de facebook sayfamızda paylaştık. Sanki bir suç işlemişiz gibi aman ne yorumlar.. Yok resim yerine şunu niye getirmedin, yok şöyle yok böyle hatta küfre varan yorumlar, hakaretler. Bunun üzerine CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na Kardemir Karabükspor fotoğrafı hediye ederken ve MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli ile tokalaşırken çekilmiş fotoğraflarımızı da yayınlamak zorunda kaldık. Biz gazeteciyiz ve Karabük’e sığmayan zaman zaman ülke, zaman zaman da Dünya’nın çeşitli ülkelerinde devlet yöneticileri ile bir araya gelme fırsatımız oluyor. Sayın Başbakan ile birlikte bir resmimizin facebook sayfamızda rahatsız olan ve abuk subuk, hakarete varan yorumlarda bulunan tipleri arkadaş listesinden çıkarmak zorunda kaldık. Böyle bir mantık olabilir mi? Böyle bir hazımsızlık olabilir mi? Karabük’ten bir gazeteci gerek iktidar, gerek muhalefetten bir lider ile görüşüyorsa orada mutlaka Karabük’le ilgili bir konu geçiyor demektir. Bundan herkesin mutlu olması, kendi içinden yetişmiş bir gazetecinin ülke yöneticileri ile görüşmesinden gurur duyması gerekirken, kendini bilmez bir takım kişilerin sosyal medya üzerinden hakaret ve küfre varan eleştirilerini doğrusu yadırgadık; üzüldük.
Başbakan’la yapılan toplantıdan çıktık. Sosyal medya tuhaf bir haber ile çalkalanıyor. Haberde daha doğrusu dedikoduda şunu söylüyorlar. Yerel medya ile buluşmasında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bir dönem daha devam edebilir demiş Başbakan Erdoğan.. Bırakın sosyal medyayı dün akşam bir takım televizyon kanallarındaki gazeteciler açık oturumda, aynı dedikoduyu sanki gerçekmiş gibi konuşuyorlar. Orada hiç konuşulmayan, gündeme gelmeyen bir takım şeyleri sanki konuşulmuş gibi abarta abarta anlatıyorlar. Şu an ülkede sapla saman iyice karıştı. Ülke değişik kamplara bölünmeye başladı. Sevgi, hoşgörü tamamen yok olmaya başladı.
Belki biraz özel ama bunu da yazmadan geçemeyeceğim. Dün gecenin ilerleyen saatleri, ilimizde görevli bir devlet memuru kafayı çekmiş, zil zurna serhoş.. Facebook sayfamızdan abuk subuk şeyler yazıyor. Ayık kafa ile böyle bir şeyler yazmasının imkansız olacağını düşünerek, kendisinin alkollü olup olmadığını sorduk. Çok alkollü olduğunu belirtti, yazışmanın sonunda da özür diledi. Biz neden Başbakan’a gitmişiz; ilimizde ismi ve ünvanı bizde saklı kalacak devlet memurunun derdi bu… Bizim meslektaşlarımızdan biri olsa aklımız erecek, belki kıskançlık damarı tutmuş olacak diye düşüneceğiz. Ama, hiç tanımadığımız bir devlet memuru, Başbakan’ın düzenlediği ve ülkenin dört bir yanından yerel medya mensuplarının katıldığı toplantıya neden katıldın diye bize kafa tutuyor. Bu ne haddini bilmezlik, bu ne cüret, bu ne terbiyesizlik anlam vermek mümkün değil. Bu küçük örnekler aslında bu ülkede hiç de hoş olmayacak olayların ön belirtileri ve ürpertici.. 12 Eylül öncesinin Türkiye’sinde de buna benzer siyasi kavgalar, hoşgörüsüzlük, birbirini anlamama, karşı tarafı “faşist” ya da “komünist” olarak görme hastalığı binlerce gencimizin yaşamını yitirmesine neden olmuştu. Şu anda yaşananlar da toplumu kamplara bölen, birbirine kin ve nefret duymasını sağlayan gelişmeler. Akşam eve gittiğinizde Allah aşkına bir bakın özellikle haber kanallarına… Kimisi tam anlamıyla hükümet yandaşı, kimisi cemaatin sözcüsü birbirlerine karşı acımasızca saldırılar, iftiralar, yalanlar, dolanlar.. Türk toplumu çeşitli kamplara bölünüyor ve bu bölünmenin sancılarını önümüzdeki süreçte bu toplum çok çekeceğe benziyor.
Ömrümüzün yarısından çoğunu gazetecilik mesleğine adamış ve bu kentte hep iyi şeyler olmasını istemiş bir gazeteciyiz. Yaklaşan seçimler öncesinde bünyemizdeki gerek BRTV kanalı gerek diğer yayın organlarımızda tarafsız olmaya, bütün siyasi partilerimizin propagandalarını istedikleri kadar, özgürce yapabilmeleri için kendilerine her türlü ortamı hazırlamaya çaba harcıyoruz. “Gelin propagandanızı yapın, Belediye meclis üyelerini, il genel meclis üyesi adaylarınızı da getirin” diyoruz. Bir gün mevcut Belediye Başkanı Rafet Vergili iki saat boyunca canlı yayın yaparsa, öteki gün Mehmet Ceylan yapıyor. “Cumhuriyet Halk Partisi’nin adayına da Saadet Partisinin de seçime kim katılıyorsa bütün partilerin adaylarına gelin Karabük halkına ne gibi hizmet yapacağınızı anlatın” diyoruz. Gelen geliyor, gelmeyen gelmiyor. Zorla kolundan tutup kimseyi televizyonumuza getirecek halimiz yok. Belki birebir propaganda yöntemini tercih ediyor olabilir bazı siyasi partilerimizin adayları, belki televizyona çıkmaktan hoşlanmayabilir. Örneğin, bir ilçemizin Belediye Başkan adayı “ben televizyonda konuşamam. Elim ayağım tutuşur. Lütfen beni çıkarmayın” diyor. Hoşgörü ile karşılıyoruz. Bunları özellikle belirtiyoruz ki, bazı kendini bilmez ayak takımları onu ekrana çıkarıyor da, bunu çıkarmıyor dedikoduları yapıyorlar. Bütün adaylar bizim hemşehrilerimiz, dostlarımız… İsteyen her zaman gelip ekranlarımıza çıkabilir. Bu durum herkes tarafından böyle bilinsin istedik… Sevgiyle kalın….
sn mehmet çetinkaya beyefendi yorumunuzu okuduktan sonra sizi acizane tebrik etmek istedim.böyle sisli ve sapla samanın karıştığı dönemlerden geçiyoruz.ülkemizin bu sürecide sağlam bir şekilde atlatacağından şüphem yoktur.sizin gibi basın kuruluşu sahiplerinin akılla hareket edip hissiyata kapılmadan ülkesinin selametini öncelik sırasına koyan her kesimle diyalok kurabilen hatta böyle zamanlarda siyaset üstü olabilmek erdemliğini göstermenizden dolayı kutluyorum.ülkemiz ve karabük’ümüzün menfaatlerini şahsi menfaatlerinin önünde gören idareci siyasetçilerin kanaat önderlerinin çoğalması dileğimizdir